Aslı Erdoğan tecritten çıkarıldı

Kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nin yayın danışma kurulu üyesi Aslı Erdoğan’la cezaevinde 1 saatlik baş başa görüşme yapan Tanal, Erdoğan’ın hayatını kendisinden dinlediğini, dünyaya mal olmuş edebiyatçı yönüne tanıklık ettiğini söyledi. Aslı Erdoğan’ın Bakırköy cezaevine getirildikten maruz kaldığı ‘su işkencesi’ni geçen hafta pazar günü saat 20.00’den pazartesi saat 17.00’ye kadar yaşadığını anlatan Tanal, “Bu bir eziyet suçudur, insanlık dışı bir muameledir” dedi.
 

‘ADLİYE SAFHASINI HİÇ HATIRLAMIYORUM’
Aslı Erdoğan’ın Bakırköy Cezaevi’ne getirildikten sonra cezaevi yönetiminin kendi iaşelerini Erdoğan’la paylaştıklarını, yazarın da bunu teyit ettiğini anlatan Tanal, tüm sorunun pazar ve pazartesi günü yaşandığına dikkat çekti. “Belki o iki gün görevlilerin izin günü olabilir” diyen Tanal, Erdoğan’ın adliyeden su olayına kadar olan süreci şöyle anlattığını söyledi:
“Bana polis karakolunda kötü muamele olmadı. İfadeye çağırdıkları adliyede avukatların bisküvileriyle idare ettim. Savcılık tutuklama kararıyla mahkemeye sevketti. İlk baygınlık burada oldu. Ben adliyeyi hiç hatırlamıyorum.
 

‘BİR BARDAK SU VERMEDİLER’
Pazar günü akşam 20.00’den pazartesi günü saat 17.00’ye kadar su içemedim. Musluktan için dediler. Ben zaten hastayım, musluktan içsem başka bir hastalığa yakalanabilirim diye içmedim. Hayatımda hiç kimseye yalvarmadım ama burada bir bardak su için yalvardım.”
 

KANTİNDEN NEDEN ALAMADI?
CHP’Lİ Tanal, Duvar’ın ‘kantinden neden su almamış’ sorusuna, “Cezaevi kantini 17.00’den sonra satış yapıyormuş. Aslı Erdoğan’ da bu saatten sonra su almış” yanıtını verdi.
Aslı Erdoğan hastalıklarının da verdiği olumsuz koşullara susuzluk da eklenince cezaevinde de baygınlık geçiriyor. Bu arada ‘idrar’ kokan yatağını ters yüz etmek isterken sorun yaşayınca boyun askısı takmak durumunda kalıyor.
 

TANAL: BİR EDEBİYATÇI NASIL DARBE YAPAR?
CHP’li Tanal, Aslı Erdoğan’ın uluslararası alanda edebiyatçı kimliğiyle damgasını vurduğuna dikkat çekti ve ekledi: “Bir darbenin nasıl olduğunu 15 Temmuz’da gördük. Tankla, tüfekle yaptılar. Bir yazar, bir bir edebiyatçı, bir gazeteci nasıl darbe yapacak. Bu tamamen siyasi bir karar.”