Aslı Erdoğan'ın annesi ilk kez konuştu

Aslı Erdoğan'ın annesi ilk kez konuştu
Güncelleme:

Tutuklu yazar Aslı Erdoğan için bugün İstanbul İHD'de (İnsan Hakları Derneği) basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıya oyuncu Defne Halman, Erdoğan’ın avukatı Erdal Doğan, Doktor İncilay Erdoğan, Erdoğan’ın annesi Mine Aydostu ve edebiyat eleştirmeni Semih Gümüş katıldı. Aslı Erdoğan'ın annesi Mine Aydostu, kızı Aslı Erdoğan'ı çocukluğundan bugüne "insan" olarak anlattı. Aydostu, kızının bilgisayar mühendisi olarak İsviçre'ye gittiğini ve dünya çapında iyi bir fizikçi olduğunu belirterek gazeteciliğe ilk olarak Radikal'de kendi köşesi olan "Ötekiler" de yazmaya başladığını anlattı. Aydostu, "İnsan olduğu için, vicdanı olduğu için cezaevine girdi. Başka türlü hareket edemezdi" dedi.

Özgür Gündem Yayın Danışma Kurulu üyeliği yaptığı ve gazetedeki yazıları nedeniyle 'terör örgütü propagandası' suçlamasıyla tutuklanan Erdoğan'ın annesi Aydostu konuşmasına şöyle devam etti:

"Aslı her zaman mağdurların, ezilenlerin yanında yer aldı. Ezilenleri, acıların karanlık yanlarını yazdı. Türkiye'deki problemleri korkmadan hep yazdı. Güneydoğu'daki insan ihlallerine dikkat çekti. Siyahilerin ırkçılığa maruz kaldığını ilk o yazarak Türkiye'de bu konuyu ilk o ortaya koydu. Daha önce bu konunun üzerinde bu kadar durulmamıştı.

"Vicdanı olanlar susturulur"

F tipi cezaevlerini yazdı. Aslı sadece insanı değil; doğa, hayvan, kadın gibi sorunları hep hissederek yazdı. Bıkmadan herşeyi yazdı. Hayvanlara karşı çok hassastı. Siyah kediler daha az seviliyor diye onları besler ve daha çok severdi. İnsan olduğu için, vicdanı olduğu için cezaevine girdi. Başka türlü hareket edemezdi...

Bu Türkiye'nin geleneğidir. Vicdanı olanlar susuturulmaya, yok edilmeye çalışılır. Aslı hep şiddete karşı barışı, sevgiyi savundu bu yüzden göze battı."

"Saçma sapan iddialarla suçlanıyor"

Avukatı Erdal Doğan da, "Adaletin en fazla yok sayıldığı bir dönemden geçiyoruz ve giderek daha karanlık bir hukuka doğru gidiyoruz. Aslı Erdoğan 4 yazısından dolayı yargılanıyor ve bu yazılarında sokağa çıkma yasakları, Cizre, Nusaybin, İdil, Şırnak, 27 Mayıs’tan bu yana haber alınamayan DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter ve Cizre’deki bodrumlarda Şubat ayında hayatını kaybedenlerin hikâyelerini ele alıyor" dedi.

Doğan şunları söyledi:

Bunların hiçbirinde yorum yok. Tutuklama gerekçeleri ise, Özgür Gündem'de köşe yazısı yazdı, PKK propagandası yaptı, insan hakları odaklı hukuk dışı yazılar yazdı. Aslı Erdoğan'ın yazılarından ötürü örgüt üyesi yapmışlar ve kaçma şüphesi bulunduğu belirtmişler. Aslı Erdoğan'ın bu saçma sapan iddialarla yargılanmasına son vermek için uğraşacağız.

OHAL'de bile bazı temel ilkeler vardır bunlar bile uygulanmıyor. Bu hukuksuzluğu gerektiğinde itiraz ve teşhir ederek mücadelesini vereceğiz.

"Sağlık ihlallerine maruz kalıyor"

Doktoru İncilay Erdoğan da Erdoğan'ın sağlık ihlallerine maruz kaldığını belirterek, sadece Aslı Erdoğan'ın değil, hiçbir hasta insanın tutsak edilmemesi gerektiğini vurgulayarak bunun bir yaşam hakkı ihlali olduğunu vurguladı. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

"Cezaevleri özgürlüğün alıkonulduğu yerlerdir. Bedenden teslim almadır.  Yani kişi özne durumundan alınıp nesne durumuna düşürülür. Kişi, suçlu ilan edilip toplumsal cezaya maruz kalır. Cezaevlerinde insan haklarından bahsetmek imkansızdır. Aslında bizler de cezaevlerinden farksız yaşıyoruz. 11 radyo ve televizyon kapatıldı. Doğadan uzaklaşmış, tamamen rant alanına terk edilmiş bir sistemde var olmaya çalışıyoruz.

Cezaevinde tutuklu bir kişi sağlık hizmetlerini diğer insanlar gibi almaya hakkı var. Temizlik, hijyen, barınma çok önemli. İçerde daha önemli çünkü toplu yaşama alanları ve yeterli beslenme koşulları sağlanmıyor. Bunu devlet sağlamak zorundadır.

Bunun dışında cezaevlerinde mahremiyet hakları yok, gizlilik hakları ihlal eden kameralar yerleştirilmiş durumda. Banyolarda bile sürekli izleniyorlar.

Yeterli yatak sayısı yok, havalandırma yok, iletişim yok. Avukatlarıyla haftada sadece 1 saat görüştürülüyor aynı şekilde ailesiyle de. Kitaplar verilmiyor, bütün hakları ellerinden alınmış durumda."

"Edebiyat bir vicdan sorunudur"

Edebiyat eleştirmeni Semih Gümüş de, "Aslı Erdoğan'la 'Kırmızı Pelerinli Kent' romanı sayesinde kendisiyle çok yakın bir ilişkimiz oldu. Bu roman Aslı Erdoğan'ın en önemli romanıdır. Yazarlığının doruk noktasıdır ve sevilmesinin en önemli nedenidir bu roman. Aslı Erdoğan'ın  yazdığı metinlerin tümü özgündür. Edebiyat, bir vicdan sorunudur. Daha önce başkalarının yazmadıklarını yazmaktır. İşte Aslı Erdoğan da böyle kalemi güçlü bir yazardır." dedi.