Baydar'dan bir AKP analizi

Baydar'dan bir AKP analizi
Güncelleme:

Gazeteci Yavuz Baydar, AKP'nin geldiği noktayı bugünkü yazısında ANAP'laşan, DYP'leşen AKP sözleri ile özetledi.

ANAP'laşan, DYP'leşen AKP Ucu büyük talana çıkan bir rant düzeninin taşları büyük ölçüde yerine oturtulmuş vaziyette.

Geriye kalanlar da bana mısın demeden, 'ben ne dersem o' diye ekleyerek tek tek, milletin gözünün önünde yerleştirilmekte.

1990'lara taş çıkartacak, o dönemin yağmacı, kirli figürlerine bile 'yahu biz bu kadarını nasıl düşünemedik' dedirten bir manzara.

Örnekler her gün yığılıyor.
Dünkü haber, parasal açıdan en 'bitek' arazilerden birinde kurulu Şehrizar Konakları'nın nasıl, kimlerden kamulaştırıldığı ile ilgiliydi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun TBMM'ye verdiği soru önergesi sayesinde nelerin döndüğünü anlamış bulunuyoruz.

Öyle anlaşılıyor ki, arsa Rum Ortodoks asıllı 7 TC vatandaşından kamulaştırılmış. Buna itiraz etmişler ve 51 milyon TL tazminat kazanmışlar.

Ayrıntılara giren Tanrıkulu, özetle 'kamulaştırma usulsüzdür' diyor ve soruyor:

* 'Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Yunan asıllı 7 gayrimüslim vatandaşa toplam 50 milyon 668 bin 127 lira tazminat ödemesinde sorumluluğu olan kamu görevlileri kimlerdir? Bu kamu görevlileri hakkında soruşturma başlatılmış mıdır ya da başlatılacak mıdır?'

* 'Karayolları Genel Müdürlüğü Üsküdar Burhaniye’deki Çalık Holding’e ait Şehrizar Konakları arazisinin arsa değerini düşük fiyattan almasını sağlayarak ne kadar tutarda rant sağlanmıştır?'

Bu sorulara tatmin edici cevaplar beklemek, herhalde hayalcilik olur.

17 Aralık sonrasındaki 'hukuk sıfırlaması' süreci, soru sormayı bile abes haline getirmiş durumda çünkü.

Soran sorduğuyla kalıyor.
AKP'nin eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dün bu gazetede Fatih Vural'a şunu söylemekteydi:

'17 ve 25 Aralık’ta, sorumluluğu kabul ederek istifa ettirdiğiniz dört bakanla ilgili komisyon, fezlekeler Meclis’e gelmedi; gelince okunmayıp iade edildi; komisyon kuruldu, üye vermediniz; komisyon çalıştırılmıyor. Delillerin paylaşılmasından korktuğunuz bir yolsuzluk soruşturması var. Hukuka o kadar müdahale ettiniz ki, bundan sonra tapu gibi mahkeme kararı bile alsanız, milletin vicdanında beraat etmeyeceksiniz.'

Para ne din tanırmış, ne iman

'Bütün bunları üst üste koyunca, bir gündem değiştirme ihtiyacı var. O ihtiyaçla, yolsuzluk operasyonunda savcıların emriyle görev yapmış olan emniyet mensuplarını, sabaha karşı, yaka paça ediyorsunuz.' AKP'nin ANAP'laşmasını, DYP'leşmesini 'içeriden' gözlemleyen biri olarak Günay'ın geçen hafta önce Aksiyon'da, ardından BUGÜN’de yer alan bilgi dolu anlatımları gelinen noktayı ürpertici biçimde gözler önüne seriyor.

'25 Aralık’tan beri bir darbe var, Türkiye’de' diyor Günay. 'Ama o darbe, hukuka, emniyete, devletin kurum ve kurallarına karşı yapıldı! Ortada bilgiler, belgeler, deliller, kasalar, paralar, kutular, tapeler var. AK Parti içindeki çok sayıda insanın, 17 ve 25 Aralık’taki iddiaların doğruluğuna inandıklarını çok yakından biliyorum.'

12 yıl sonunda AKP'nin bir işletmeye dönüştüğünü anlatıyor ve kurulan düzenin nasıl 1990'lara geri çark ettiğini de izah ediyor:

'Milletvekilleri tekrar milletvekili olmak istiyor. Yakınlarındaki insanlar, elde ettikleri pozisyonları korumak istiyor. Ayrıca siyasetçilerin kamudan sağladığı imkânların çok daha fazlasını alabileceği mekanizmalar kuruldu. İhaleler belli bir merkezden kontrol ediliyor. “Kupon arazi” sözünü öğrendi Türkiye!'

Demek ki neymiş?
Para, ne din tanırmış, ne iman.
Ne ahlak, ne vicdan.
Beni asıl düşündüren, bir zamanlar yola Türkiye'ye temiz ak pak siyaset diye çıkanların kuzu sessizliğidir. Öyle, bakıyorlar.
Biliyorlar, bile bile izliyorlar.
Kirlenmekle ilgili bir meseleleri yok!
Meseleleri olanlar da düşmanlaştırılmayı göze alarak konuşuyor.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan önceki gün demokrasi, hukuk ve ekonominin ayrılmazlığını vurgularken, meselenin adını koymuştu.

'Bunlardan birisi geri kalsa diğerini aşağı çekiyor, geride bırakıyor. İşte bunun içindir ki Türkiye’de biz çok daha ileri standartlara sahip demokratik sisteme ulaşmak için büyük bir çaba verdik ve veriyoruz. Hâlâ maalesef ‘ileri bir demokrasi olduk’ diyecek koşulda değiliz' diyerek.

AKP içinde namus ve vicdan sahibi kim varsa bu gidişe şiddetle itiraz etmesi gerekir.
Edebilecekler mi dersiniz?
 
Kardeşlik, huzur ve adalet adına okurlarımın Ramazan Bayramı'nı kutlarım.