Bugün yazarından yeni medya düzeni eleştirisi

Bugün yazarından yeni medya düzeni eleştirisi
Güncelleme:

Bugün yazarı Tarık Toros, Hükümet tarafından oluşturulmak istenen yeni medya düzenine yönelik çok sert eleştirilerde bulundu. İşte o yazı :

Müsvedde....

 

Son 5-6 sene içinde Siyasal iktidar tarafından özenle dizayn edilen yeni medya düzenine isim koyarken hep düşünmüşümdür.

Başlarda “Hükümete yakın medya” diyordum.

“Ankara medyası” dediğim de oldu.

“Yandaş” kelimesi kulağa hoş gelen bir kelime değil, tırmalıyor. Ama yer yer kullandığım olmuştur.

“Havuz medyası” tabiri de öne çıkan bir tanımlama.

Burada kasıt şu: İktidarın işadamları havuzu kurup, TMSF eliyle el koyduğu medyayı paylaştırması…

Esasen bu sıfat da tam oturmuyor.

Niye mi?

Siz bir oluşuma “medya” diyorsanız, asgariden bazı koşulları taşıyıp taşımadığına bakarsınız.

Medya kuruluşları, hükümeti veya bir partiyi ya da cemaati, grubu, ideolojiyi destekleyebilir. Olabilir bu.

Yani bir gazete veya TV, kendini ait hissettiği gücün aleyhinde kalem oynatmayabilir. Bilakis lehte yayın da yapabilir. Bir partinin bültenine dönüşebilir, sadece o partinin sözcülerine mikrofon uzatabilir.

Bu, demokrasiye ters değil. Bilakis demokrasinin zenginliği ve çeşitliliği bunu iktiza ediyor ve dünyada yığınla örneği bulunuyor.

Onun için… Türkiye’de çokça var; parti liderlerinin konuşmalarını parti kanallarından takip ederim çünkü kesintisiz ve reklamları yiyerek verirler.

Medyada tarafsızlık ve bağımsızlık yoktur. Koca bir yalandır bu. Hayatta bu sloganları kullanmadım ve sevmedim.
 
Gazetecilik kriterleri açıktır…
 
Medya kurumlarında bakılacak şey şudur: Mali yapısı şeffaf mı? Gazetecilik yapılıyor mu? Mesleki ilkelere dikkat ediliyor mu? Hukuka saygılı mı?

Dönüp bakıyorum bizdeki örneklerine… Hiçbiri yok!

Mali yapıları sorunlu, denetimden kaçıyorlar, çoğunun patronu bile belli değil, sermaye yapıları sıklıkla değişiyor.

Gazetecilik yapmıyorlar! İktidara yakın bir medya düşünün, 9 aydır her gün “paralel” manşetiyle çıkılır mı mesela? Her gün uydurma, masa başı, yalanlanacağı besbelli, asparagas hikâyelere imza atılır mı?

Onu bırakın fikri takip yok; kendi manşetlerine bile sahip çıkmıyorlar. Ertesi gün, yenisini tedavüle sokuyorlar. 

Yine… Bırakın meslek ilkelerini, insani değerleri bile ayaklar altına alıyorlar. Nefret söylemi pompalanıyor, kişilik hakları pervasızca hiçe sayılıyor.

Ve hukuk… Hiçbir biçimde yasa tanımıyorlar. Ucunda hapis cezası olduğu halde banka batırmaya çalışıyor, finans dünyası ile ilgili türlü spekülasyonlara imza atıyorlar.

Tekzip mekanizması çalışmıyor! Hukukun alanına giren tüm konular, önce bu medyada yayımlanıyor, sonra savcılar bunu gazete kupürleriyle soruşturuyor. Adeta Ankara’da belli merkezlerde yazılan senaryolara düzmece malzeme sağlıyorlar. Tamamen danışıklı…

Şimdi bu yayın organlarına “gazete”, içinde çalışanlara “gazeteci” denemeyeceği gibi… Eracif bültenine dönen televizyonlara da “haber kanalı” değil, olsa olsa kanalizasyon denir.

Onun için bu tür oluşumlar ne “yandaş”tır ne “hükümete yakın medya” ne de “havuz!”

Mesleğimizin hastalıklı bir uzvudur bunlar, kirli kanla beslenen metastaz yapmış kanserli hücrelerdir.

Bünye kabul etmediği gibi günü geldiğinde kendi çöplüğüne yollamakta tereddüt etmeyecektir.