Çölaşan, hızlı tren yorumunda bulundu : Güldürdü !

Çölaşan, hızlı tren yorumunda bulundu : Güldürdü !
Güncelleme:

Sözcü yazarı Emin Çalaşan, önceki günü açılışı yapılan ve ilk arızasını aynı gün veren İstanbul-Ankara hızlı tren seferlerini Tİ'ye aldı...İşte Hızlı Tren Güldürlü başlıklı o yazı :

 

 

Sen koskoca anlı şanlı dünya lideri Tayyip olarak “Ankara İstanbul arasında hızlı tren başlıyor” diye bunca tantana yap, sonra adamlarınla birlikte gir içine trenin… Hareket emrini ver…
Ve tren yolda bozulsun!
Vallaha olacak iş değildir ama oldu.
Neyse ki bu sefer verilmiş sadakası varmış, çünkü bu hızlı tren yutturmacası nedeniyle 2004 yılında yaşanan faciayı unutmadık. O sırada Tayyip yine başbakandı. Büyük törenlerle Ankara Garı’ndan hızlı treni yolcu etmiş, ederken de kafasına kırmızı demiryolcu şapkasını geçirmeyi ihmal etmemişti.
Hızlı trenimiz iki saat sonra Pamukova’da devrildi.
41 ölü, 80 yaralı.
O bir facia idi, dünkü ise komedi!
Ne utanmaz trenmiş bu, sen içinde koskoca başbakan ve ekibini taşıyorsun ve yolun ortasında arızaya geçiyorsun!
Paralel devlet misin, inlerine girdiğim misin, haşhaşi ve ajan mısın, nesin sen hızlı tren! Sen hangi hakla arızaya geçersin!

* * * *

Bu konuda bazı şeyleri iyi bilmek gerekiyor. Bu hükümet İstanbul’un tren bağlantılarını yıllar önce iptal etti. İstanbul’un Anadolu ile demiryolu bağlantısını durup dururken kesti…
Çünkü milyarlarca dolar harcayıp hızlı tren yapacaklar, bazı yandaşları zengin edeceklerdi.
Yine rant yaratmak amacıyla hem Haydarpaşa Garı’nı kapattılar,
hem de Haydarpaşa-Pendik demiryolu bağlantısını yok ettiler.
Bu işlerin içinde büyük para ve çıkar var.
Günümüzün hızlı treni için son (veya ilk) durak Pendik!.. Orası ile İstanbul’un arası yaklaşık 50 kilometre. Varsayalım hızlı trene Ankara’dan bindiniz. Pendik’te inecek ve oradan otobüsle en sıkışık İstanbul trafiğine gireceksiniz.
Böylece yaklaşık iki saatiniz trafikte geçecek.
Yani “Ankara İstanbul hızlı tren hattı açıldı” demek tümüyle yalandır, toplumu kandırmaya yöneliktir.
Bu kadar ciddiyetsizlik ve sorumsuzluk olamaz. Hattın altyapısı eksik. Saatte 250 kilometre hız yapan bir tren için yeni facialara yol açabilir.
Nitekim daha iki hafta önce deneme sürüşü yapan hızlı tren yanlış yola girip yolcusu olmayan demiryolu trenine çarptı.
Peki hattı niçin şimdi, önemli eksikleri giderilmeden apar topar açtılar?
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Tayyip göz boyayıp oy kazansın diye!
Nitekim trenin ilk seferinde bile Eskişehir, Bilecik ve Pendik’te üç ayrı miting yaptı, nutuk attı ve oy istedi!
Milletin parasını bir kez daha kendi siyasal çıkarlarına alet etti.
Dua etsinler de hızlı tren kazasız belasız çalışsın… Çünkü bu iş ciddidir, insanların hayatı söz konusudur, miting yapmaya benzemez.

* * * *

Burada size bir ciddiyetsizlik örneği daha vereyim. İlk sefer için bizim gazeteye de davetiye gönderdiler ve şaşırdık:
“Allah Allah bunlar SÖZCÜ’yü de çağırıyor, hayırdır inşallah!”
Muhabir arkadaşımız Yavuz Alatan bir gün öncesinden kaydını yaptırdı.
Sefer günü trene binmek için gittiğinde “Kusura bakmayın, sizi alamayacağız” dediler ve gerçekten de almadılar.
Trenin içi Tayyip’in korumalarıyla doluydu. Yol boyunca trenin üzerinde özel harekat helikopterleriyle birlikte bir de ambulans helikopter uçtu. Tren gidiyor, helikopterler treni izliyordu…
Çünkü Tayyip her zaman olduğu gibi canından korkuyordu.

* * * *

Ve ilk seferden bir komedi daha! Tayyip’in şimdiki Sakarya Valisi, Adana Valisi iken vatandaşlara “Gavat” diye bağıran Hüseyin Avni Coş, tren kendi ilinde duracak diye Arifiye istasyonunda başbakanını bekliyordu.
İl müdürlerini, çoluk çocuğu, öğrencileri ve partilileri istasyonda toplamıştı.
Yerlere halılar serilmişti…
Öyle ya, koskoca Tayyip yere halısız basarsa ayakları aşınırdı!
Fakat tren istasyonda durmadan geçti! İçindekiler Vali Hüseyin’e el salladılar.
Şener Şen’in Selamsız Bandosu sadece bir filmdi. Küçük kasabanın ahalisi devlet başkanını istasyonda karşılamak için haftalarca hazırlık yapmış, bando bile kurmuştu. Ancak devlet başkanının treni istasyonda durmadan geçip gidince halk hüsrana uğramıştı.
Selamsız Bandosu önceki gün gerçek oldu.

Ramazan sömürüsü bugün bitiyor

Sevgili okuyucularım, 11 ayın sultanı Ramazan, kutsal bir aydır. İsteyen oruç tutar, Allah’a ibadet eder, fukaraya yardım eder.
Dinimizin bu kuralları bizde 180 derece saptırıldı ve Ramazan ayı din ticaretinin, din sömürüsünün aracı haline getirildi.
Burada çok önemli bir husus var:
Dindarla dinciyi ayırmak gerek.
Dindar dinimizin kurallarını yerine getiren, yüreğinde Allah korkusu olan, kul hakkı yemeyen insandır.
Dinci ise dinimizi kullanıp kişisel veya siyasal çıkar elde eden utanmazlar ve namussuzlardır. “Allah” onların sadece ağzındadır ve bu kutsal kavramı insanları kandırmak için ustalıkla kullanırlar.

* * * *

Dindar vatandaşlarımız oruçlarını evlerde, kendi mütevazı sofralarında açar.
Dinciler Ramazan boyunca 30 gün beş yıldızlı otellerin görkemli sofralarına çöreklenir. O sofralarda siyasi nutuklar atılır, yalanlar söylenir ve oy istenir.
Dindar insanlarımızın çoğu fakir fukaradır.
Devlet ise beş yıldızlı iftar sofralarında ağırlanan dincilerin elindedir.
Dindar vatandaşlarımız onların lüksüne ve rezilliklerine tanık olduklarında homurdanmasın diye evlerine kuru fasulye, bulgur, nohut paketleri gönderilir.
Dincilerin tek amacı dindarları uyutup oylarını cebe atmaktır!
Ama gelin görün ki dindar insanlarımızın çoğu bu oyunu görmez ve dincilerin tuzağına düşer.

* * * *

Her türlü namussuzluk, hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk bu dinci kesimin elinde ve yetkisindedir çünkü devlet gücü onlardadır.
Herif bir yanda rüşvetleri cebe atar, her türlü dümeni çevirir, öte yanda ise “Allah, din iman” der.
Dinci ne yazık ki dindarı kullanır ve sömürür.
Ramazan ayında bu olay zirveye çıkar.
Dindar insanlarımız bir uyansa, bu sahtekarlar tarafından nasıl sömürüldüğünü bir anlasa, Türkiye’de çok şey değişecek.
Bir Ramazan ayını daha böyle geçirdik.
Uyutulan, aldatılıp sömürülen dindarların artık uyanması dileği ile!