Emin Çölaşan'dan Zana'ya zehir zemberek sözler

Emin Çölaşan'dan Zana'ya zehir zemberek sözler
Güncelleme:

Emin Çölaşan, HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın TBMM’deki yemin törenindeki sözlerini eleştirirdi. Çölaşan \"yemin ederken sırf ortalığı germek ve şov yapmak için 'Türkiye Milleti' diyor!” ifadelerini kullandı.

Emin Çölaşan’ın “Leyla’nın milleti!” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Sevgili okuyucularım kadın Meclis kürsüsüne çıkıyor, hiç utanmadan abuk subuk konuşuyor. Sözlerine önce Kürtçe birkaç şey söyleyerek başlıyor da, ne dediği anlaşılmıyor.
Sonra yemin metnini okumaya başlayınca bir vecize daha yumurtlayıp “Türk Milleti” yerine “Türkiye milleti” diyor.
Bu kadın ve benzerleri komik, acınası tiplerdir.
Bu ülkede yaşarlar, hem de krallar gibi…
Yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarındadır.
Devletin olanaklarından sonuna kadar yararlanırlar çünkü devlet onlardan lüks makam araçları dahil hiçbir şeyi esirgemez.
Bir de gidin bakın şehit ailelerinin duruma… Gencecik asker ve polis evlatlarını teröre kurban veren on binlerce ailenin çoğu, tek göz evlerinde yaşam mücadelesi veriyor.
Gidin bakın terör olaylarında yaralanıp gazi olan, kolunu bacağını, gözlerini yitiren babayiğit gazilerimize…
Bugüne kadar hiçbirinden bir yakınma, onları bu duruma düşürenlere hakaret
gelmedi.

* * *

Yıllar önce televizyonda görüntülerini izlemiştim. Bir astsubayımız patlayan PKK mayını ile ağır yaralanmış, tedavi için GATA’ya yatırılmıştı.
Kollarını, bacaklarını ve ayrıca gözlerini yitirmiş bir külçe idi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı hastanede onu ziyarete gitmişti. Kameralar önünde astsubayımıza sordu:
“Evladım bizden bir isteğin var mı?”
Gazimizin çaresiz yanıtını duyduğum anda, artık kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım.
“Bana gözlerimi verin yeter komutanım.”
İsmini ne yazık ki bilmediğim o astsubayı daha sonra tedavi için İngiltere’ye gönderdiklerini, ancak orada vefat ettiğini duymuştum.

* * *

Türk Milleti’ne böylesine acılar yaşatan PKK’nın sempatizanı milletvekili kadın şimdi hiç utanıp sıkılmadan çıkıyor Meclis kürsüsüne, yemin ederken sırf ortalığı germek ve şov yapmak için “Türkiye Milleti” diyor!
Leyla Zana isimli ne idüğü belirsiz kadın yeminini tekrar edip adam gibi okumadığı sürece Meclis çalışmalarına katılamayacakmış!
Katılsa kaç yazar, katılmasa kaç yazar.
Oy kullanamayacak, komisyonlarda görev alamayacakmış!
Kim takar onu!
Bayan Leyla bu sürecin parasal boyutunu önceden mutlaka öğrenmiş ve planını ona göre yapmıştır.
Meclis çalışmalarına katılmayacak ama Meclis’in bütün parasal olanaklarından yararlanacak.
Eski milletvekili olduğu için emekli maaşı alacak. Yeniden seçildiği için bir maaş daha alacak.
Cebine her ay net olarak 23 bin lira girecek.
Üstelik milletvekillerine sağlanan bütün diğer olanaklardan yararlanacak. Hem de aile boyu…
Örneğin sağlık harcamaları için cebinden bir kuruş çıkmayacak. Onun ve
ailesinin sağlık ve tedavi harcamalarının tümü yine “Türkiye Milleti (!)”
tarafından, başka bir deyişle bizim vergilerden karşılanacak.

* * *

Yetkili bir makamda olsam, bugünden tezi yok bu kadın ve benzerlerine “Dur” diyecek önlemlerin alınması için çalışmaları hemen başlatırdım.
“Ya kürsüye yeniden çıkıp adam gibi yemin edersin, ya da devletin sana her ay vereceği 23 bin lirayı alamazsın. Hem de milletvekilliğin düşer, bundan sonra avucunu yalarsın.”
Yasa mı değişecek, İçtüzük mü yeniden gözden geçirilecek, ne gerekirse yapar ve bu saygısız, küstahkadına iyi bir ders verirdim.
İyi de bunu hangi devlet, hangi hükümet yapacak!..
Başkanlık ihtirasına kapılıp HDP ve PKK ile “Ver bana başkanlık, al sana özerklik” pazarlığını bir süre sonra başlatması beklenen Tayyipgiller hükümeti mi!

* * *

Ancak bir konuda dua etmemiz gerektiğini de hatırdan çıkarmayalım…
Zira bu Leyla günün birinde şöyle diyebilir:
“Bana Türk Milleti demediğim için saydırıyorsunuz ama sizi yönetenlerin bir kez olsun Türk Milleti dediğini duydunuz mu?.. Kendilerinin Türk olduğunu bir gün olsun söylediler mi? O halde siz boşa konuşmuş oluyorsunuz!..”
Ağzından yel alsın, inşallah aklına gelmesin de söylemesin!
Yoksa hapı yuttuk demektir.

Hakaretin bedeli

Sevgili okuyucularım, Varşova Büyükelçimiz olan Yusuf Ziya Özcan isimli şahsın Facebook sayfasında aynen şu mesajı kullanılmıştı:
“Fransız piçleri, Cezayir’de bir buçuk milyon Müslümanı öldürürken hiç sesiniz çıkmıyordu.”
Bu adam Varşova’da devleti temsil ediyor. Diplomat falan değil, YÖK eski Başkanı. O göreve Tayyiphükümeti tarafından atandı.
Fransa’nın Cezayir’de 1950’li yıllarda sergilediği vahşet gerçekten inanılmazdır. Ancak bir büyükelçinin bu sözleri de aynı biçimde inanılmazdır. Bu konuya dünkü yazımda da değinmiştim.
Olayı dün Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarı, emekli büyükelçi Onur Öymen’e sordum. Söylediklerini aynen size iletiyorum:
“Yurt dışında devleti temsil eden bir büyükelçinin bu gibi sözlerle herhangi bir kişi veya ülkeye hakaret etme hakkı yoktur. Diplomaside eleştiri vardır ama hakaret asla olamaz. Şimdi yapılması gereken şey, bütün diplomasi kurallarını altüst edip bu sözleri kullanan ve ülkemizi dışarıda rezil eden büyükelçiyi Ankara’ya çağırıp sormaktır. Arkadaş bu iş nasıl oldu, amacın nedir?..”

* * *

Konuştuğum başka bir büyükelçi de şöyle dedi:
“Hiçbir diplomat bir başka ülkeye ve milletine kendiliğinden böylesine hakaret edemez. Fransa, Türkiye’nin AB üyeliğine en sert karşı çıkan ülkelerden biri. Acaba Ankara’dan Varşova Büyükelçimize bu kelimeleri kullanarak bir mesaj göndermesi mi söylendi? Zira alkollü falan değilse, aklı başında olan hiçbir büyükelçi ‘Fransız piçleri’ diye başka bir millete hakaret edemez. Eğer Fransız Hükümeti bu konuyu mesele yapar, bizim Bakanlığa bir nota verip olayı protesto ederse, Türkiye olarak çok zor durumda kalırız. Belki de Fransa’dan gizlice özür dilemişlerdir. Bu şahıs meslekten diplomat olmadığı için biraz yüksekten uçmuş. Derhal geri çağrılması gerekir.”
Aradan tam 48 saat geçti… YÖK eski Başkanı, Varşova Büyükelçisi Yusuf Ziya’dan “Fransız piçleri”konusunda açıklama gelmedi! Günün birinde gelir inşallah!