Ertuğrul Özkök'ten Çölaşan'a bombalar

Ertuğrul Özkök'ten Çölaşan'a bombalar
Güncelleme:

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök ile Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan arasında köşe yazıları üzerinden başlayan gerginlik sürüyor...

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Sözcü yazarı Emin Çölaşan'ın kendisine yönelik kullandığı "Eli bunları bile yazmaya varan bu şahısta hiç utanma sıkılma kalmadı. Hep böyleydi ama artık çukurun dibine vurdu. Türkiye'nin bu rezil ortamında Hürriyet okuyucuları ile alay edercesine böyle zırvalayıp insanları çileden çıkarmayı başarıyor! Okuyucundan utanmıyorsun, bari torunundan utan be adam! Meğer bize "Ben gazeteci değilim beyler, jonglörüm. Cambazım ben cambaz" derken bir bildiği varmış" ifadesine tepki gösterdi.

"Tir tir titriyorsun, her gün bol bol yediğin kutuplaşma rantını, iç savaş karaborsacılığından kazandığın serveti kaybetmekten" ifadesini kullanan Özkök, "Biliyorum, sen de en az troller kadar korkuyorsun barışmaktan" diye yazdı.

Ertuğrul Özkök'ün, "Emin itiraf et sen de korkuyorsun barıştan" başlığıyla yayımlanan (15 Temmuz 2016) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Uuuu... Çölaşan kardeşim yine fena bindirmiş bana...

Belli ki iktidar kanadındaki yeniyetme köşe trollerine "Çölaşan'ı taklit ediyorlar"dediğim için çok bozulmuş...
***
Tabii siyasi açıdan bir şey diyemediği için, her zamanki gibi bel altından dalmış.
***
Bak kardeşim... Senin kafan basmaz ama bir kere daha anlatayım.
Benim kendime ait hiç saklamadığım bir hayat tarzım var.
Gezerim, eğlenirim, konserlere giderim, çok okurum, yenilikleri takip ederim, uluslararası toplantılara katılırım, sanatçılarla, siyasetçilerle, sporcularla, kadınlarla konuşurum, kitaplar yazarım, gördüğümü anlatırım.
Yani senin gibi hayatımı hakaretlerle dolu kapkara bir kuytuda kazanamadığım için, renklerimle kazanmaya çalışıyorum.
***
"Ölümden önce hayat var mı" sorusuna "Evet var" diyenlerdenim ben.
***
Ama şu yaşında biraz mert olmayı öğren yahu...
Böyle bel altına dalacağına, çık açık açık sor.
"Niye o trol kafaları bana benzetiyorsun" de...
***
Sormasan da anlatayım.
Ben bu ülkede barışmaktan söz ediyorum. Onun kavgasını veriyorum.
Biliyorum, sen de en az troller kadar korkuyorsun barışmaktan.
Tir tir titriyorsun, her gün bol bol yediğin kutuplaşma rantını, iç savaş karaborsacılığından kazandığın serveti kaybetmekten...
Ama Emin sana kötü bir haberim var.
Bu ülke barışacak...
Seni hayranlıkla izleyen bütün yeniyetme köşe trolleri gibi sen de renksiz, kapkaranlık köşene döneceksin...
***
Barışmaktan korkma be Emin...
Hayatında bir kere olsun ülkeni, öteki insanları da düşün...
***
Bırak senin açtığın hakaret ve iftira yazarlığı yolunda kulağı geçen boynuzlar, yani öteki mahallenin trolleri düşünsün...
Sen girme bu topa aslanım...

***

NOT: Eminciğim senin sayfanın editörleri bana kıyak yapmışlar. Senin yazının altında Ülke Arıboğan'la yapılan mülakatın başlığı, seni tekzip ediyor. Bak ne diyor: "İçeride barış olmadan dışarıda barış olmaz."

Emin Çölaşan'ın nezih bel altı üslubuna cevap verme sanatı

- "Yahu Emin, sen de hiç fena yaşamıyorsun bu hayatı" mı diyeyim...
- "Senin de epey fantezin var" mı diyeyim...
- Yıllardır, her gün üç "dönek", beş "liboş", on "yalaka" kelimesinden ibaret sözlüğünle yazılar yazdığını, iftira ve hakareti millete "araştırmacı gazetecilik" diye yutturduğunu mu vurayım yüzüne...
Hiç birini yapmam... Neden mi?
Çünkü okuruna saygım vardır. Demokrasiye inanırım.
Ona sadece şunu derim.
Mert ol aslanım... Mert...
Zaten, hayat tarzımızın tepesinde karşı mahallenin ceberut jandarması var...
Bari sen ahlak zabıtalığına soyunma, mahallenin 'Bekçi Murtaza'sı kesilme yahu...