Mahçupyan'dan Yiğit Bulut'a eleştiri

Mahçupyan'dan Yiğit Bulut'a eleştiri
Güncelleme:

Etyen Mahçupyan'ın yazıları Akşam gazetesinde bir süredir çıkmıyor. Ancak Mahçupyan Serbestiyet isimli sitede yazılarına devam ediyor. Etyen Mahçupyan son yazısında isim vermeden Yiğit Bulut'u eleştirdi.

İŞTE ETYEN MAHÇUPYAN'IN YAZISI

Danışmanlar niçin randevu vermez?

Sonuçta randevu alamayan yatırımcıların kafası daha karışmış oluyor. Bu kadar garip Başdanışmanları olan bir ülkeye yatırım yapmaktansa, paramız biraz daha cebimizde kalsın diyorlar…

Kazananı pek olmayan bir iktisadi dönemde gerilemeden yerinizde saymanız bile bir avantaj. Türkiye bu durumda ve üstelik yapısal reformları hayata geçirmediği halde bu noktada… Dolayısıyla reform hamlesiyle birlikte net bir sıçrama yapması, deflasyonist ham madde ve enerji piyasasından daha fazla yararlanması ve küresel dengeler içinde daha güçlü bir konuma oturması mümkün. Yabancı yatırımcılar da doğal olarak Türkiye’nin böyle bir yönde gidip gitmeyeceğini ve önümüzdeki süreçte ortaya koyacağı iktisadi stratejiyi merak ediyorlar. Bu amaçla Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olan iki kişi ile de randevu talep ediyorlar… Araya nüfuzlu kişiler konuyor ama ne hikmetse bir türlü randevu alınamıyor. Anlaşılan Başdanışmanlar bu görüşmelere olumlu yaklaşmıyorlar. Acaba niçin?

Yatırımcıların Cumhurbaşkanı Başdanışmanları ile neden görüşmek istedikleri yeterince açık bir mevzu. Ekonomi alanında hükümet inisiyatifinde bir koordinasyon yürütülüyor ve bunu Başbakan yönetiyor olsa da, siyasi güç ve son kertede müdahale, yön verme yetki ve yeteneği Cumhurbaşkanı’na ait. Diğer bir deyişle gelecekle ilgili sağlıklı bir öngörü yapmak istiyorsanız, sadece şu anki uygulamaları izlemekle yetinemezsiniz. Niyetleri duymak, ekonomiye genel yaklaşımı anlamak üzere tabii ki bu konuda en etkili olan aktörün fikirlerini de duymak istersiniz. Ayrıca ortada ekonomi literatürü açısından epeyce ayrıksı, garip, ayakları havada diye değerlendirilen ve birçokları için neredeyse ideolojik saçmalık ima eden bir söylem var. Dünyanın neresinden gelmiş olursanız olun, başka hiçbir gelişmekte olan pazarda duyulmayan bu söylemin, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Başdanışmanları tarafından seslendirilmesi doğal olarak dikkat çekmekte. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı bir tabu değil. Ama eğer yürütmeye bağımlı olacaksa yürütmenin ekonomiden anladığının da görülmesi gerekiyor… Faizlerin daha düşük olmasını amaçlamak da son derece akılcı… Ama bunun idari bir karar sonucu ‘indirilerek’ sağlanamayacağını bilecek kadar ekonomiden anladığınızı da belli etmeniz lazım. Bunlar yapılmadığı gibi geçen haftalarda ve tam da Başbakan yurt dışında Türkiye’nin yatırımcılar için niçin cazip olduğunu anlatırken, bir Başdanışman’ın İş Bankası’nın kamulaştırılmasından bahsetmesi muhakkak ki son derece ‘ilginç’ bir durum…

Bu tabloya bir bütün olarak baktığınızda hangi yatırımcı olursa olsun, yatırım kararını vermeden önce Cumhurbaşkanlığı makamının ekonomiye ilişkin görüşlerini dinlemek isteyecektir. Bunun yolu da Başdanışmanlardan geçiyor, çünkü Cumhurbaşkanı’nın yatırımcılara ayırabileceği zaman çok kısıtlı. Nitekim yatırımcılar da kafalarını temizlemek, bu orijinal teori ile tanışmak istiyorlar. Görüşme olsa belki de ikna olacaklar! Ama bir türlü randevu verilmiyor. Acaba niçin?

Dört ihtimal var… Ya çok önemli devlet işleri ile uğraştıkları için yatırımcılara harcayacak zamanlarının olmadığını düşünüyorlar. Ya yabancı yatırımcıların kötü niyetli emperyalistler olduğu, onlarla konuşmaktan hiçbir hayrın gelmeyeceği kanaatini taşıyorlar. Ya bu güzel teoriyi kimse öğrenmesin, teori bize kalsın, böylece bir tek biz büyüyüp gelişelim istiyorlar. Ya da korkuyorlar… Neyi ne kadar bildikleri, neyi ne kadar düşünebildikleri ortaya çıkacak diye tedirgin oluyorlar.

Sonuçta randevu alamayan yatırımcıların kafası daha karışmış oluyor. Bu kadar garip Başdanışmanları olan bir ülkeye yatırım yapmaktansa, paramız biraz daha cebimizde kalsın diyorlar… Ama biz hiç gocunmuyoruz. Ne de olsa doğru teori bizde…