Hasan Cemal'den çok tartışılacak bir yazı

Hasan Cemal'den çok tartışılacak bir yazı
Güncelleme:

T24 yazarı Hasan Cemal, Ahmet Hakan'a yönelik saldırı sonrası yaşanan gelişmeleri Susurluk olayına benzetti. Usta gazeteci iki olay arasında bakın bağ kurdu?

Gazeteci milleti herhalde farkındasınız.
Top, altı pasta ayağınıza gelmiş durumda.
Müthiş bir gol atabilirsiniz.
Ve bu gol, Türkiye’de ‘hukuk devleti’nin kapısını açabilir.
Hukuku hiçe sayanları sergileyebilir.
Devleti çeteleştirenler, devleti hukuk dışına çıkaranlar yakayı ele verebilir.
Yazın bir kenara.
Devleti kendi kişisel çıkarları, kendi iktidarları için kullanmakta olanlar, devlet içinde devlet kurmaya kalkışanlar, kendilerini devlet yerine koyanlar gün ışığına çıkabilir.
Dikkat!

Yeni bir Susurluk var karşımızda.
Yeni Ergenekon da olabilir.

30 Eylül Çarşamba gece yarısından sonra evinin önünde saldırıya uğrayan Ahmet Hakan'ın burnu ve kaburga kemiği kırıldı. Savcı, yedi şüphelinin altısının serbest bırakılmasına itiraz etti
30 Eylül Çarşamba gece yarısından sonra evinin önünde saldırıya uğrayan Ahmet Hakan'ın burnu ve kaburga kemiği kırıldı. Savcı, yedi şüphelinin altısının serbest bırakılmasına itiraz etti


‘Reis’ kim, arkasında kimler var?

Yeni bir Susurluk var karşımızda. Ahmet Hakan’a saldırının arkasında, galiba, Susurluk benzeri organize işler yatmakta...

Paylaş
Paylaş
Ahmet Hakan’a yapılan saldırının perde arkasında, galiba, Susurluk benzeri organize işler yatmakta...
Cumhuriyet’in dünkü manşeti:
“Reis, bu gece işi bitirin dedi.”
REİS kim?..
‘Reis’in arkasında kimler var?
Ahmet Hakan’a saldırı emrini veren ‘eski özel harekâtçı polis’in arkasında kim var, kimler var?
Özel harekâtçı polis diyor ki:
“Bu işin içinde MİT var.”
Doğru mu?
Devam ediyor:
“Bu işin içinde emniyet var.”
Doğru mu?
Devam ediyor:
“Bu işin içinde Reis var.”
Var mı gerçekten?..
Varsa kim?..
‘Reis’in tepesinde kim var?
Kimileri diyor ki:
“Devletten

ihale almış bir mafya babası...”
Doğru mu?

Polis var, emniyet var,
mafya var, MİT var, Reis var

İfadelere göre bu ‘organize iş’in içinde polis var. Emniyet var. Mafya var. MİT var. Reis var…

Paylaş
Paylaş
Canan Çoşkun’un haberinin bir başka yeri şöyle:
“Kayışdağı’nda bir yere götürdüler. Gözümü bağladılar. Mahzenli bir yere indirdiler. Orada bana kendisini şube müdürü olarak tanıtan şahıs, Ahmet Hakan ile alakalı sıkıntıların olduğunu ve bu adamın sadece dövülmesini istedi. Bu işi yaparsak bize toplam yüz milyar para vereceklerini söyledi.”
Bu şube müdürü kimmiş?
‘Emniyet’ten biri olabilir mi?
Yine Cumhuriyet’in haberinden:
“Ahmet Hakan’ı niye döveceğimizi sorduk. Bunun üzerine deniyor ki: ‘Bu a.... koyduğumun oğlu şehitlere ölü diyor. Açık açık ‘oyum HDP’ye’ diyor. Milleti tahrik, teşvik ediyor.”
İfadeler böyle.
Dediklerine göre bu ‘organize iş’in içinde polis var.
Emniyet var.
Mafya var.
MİT var.
Reis var.

3 Kasım 1996'da patlayan Susurluk skandalı, devlet görevlisi-mafya-siyasetçi ilişkilerini ortaya sermişti. Devletin kırmızı bültenle aradığı, Bahçelievler katliamının da sorumlularından Abdullah Çatlı (sağda) ile Özel Harekât Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin (ortada) ve özel harekât polisi Ayhan Akça'yı halay çekerken görüntüleyen fotoğraf unutulmadı
3 Kasım 1996'da patlayan Susurluk skandalı, devlet görevlisi-mafya-siyasetçi ilişkilerini ortaya sermişti. Devletin kırmızı bültenle aradığı, Bahçelievler katliamının da sorumlularından Abdullah Çatlı (sağda) ile Özel Harekât Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin (ortada) ve özel harekât polisi Ayhan Akça'yı halay çekerken görüntüleyen fotoğraf unutulmadı

 


Aynı zincirin halkaları

Susurluk da böyle bir yapıydı.
‘Derin devlet’le mafya, polis işbirliği içindeydi.
Her şey MİT’in yakın markajındaydı.
Asker hiç kuşkusuz uçan kuştan haberdardı.
Adı Susurluk olan bu süreçte, o 1990’lı yıllarda devlet, ‘devletin ağzı süt kokmaz’ denerek hukuk dışına çıkarıldı.
Güneydoğu’da sayısız faili meçhul cinayet böyle işlendi.
Anter’ler, Buldan’lar, Aydın’lar, Sincar’lar, Cantürk’ler, Kürt gazeteciler hayatlarını böyle kaybetti.
Korkunç bir dönemdi.
Google’a girin, Susurluk ya da Susurluk raporları diye tıklayın, derin devlet-mafya-polis üçgeninde insan haklarının özellikle 1990’ların ilk yarısında nasıl ayaklar altına altına alındığını okuyun.
‘Derin devlet’e ve tabii ‘asker’e uzanan bu dönemi anlamaya çalışın.
Bunu yapabildiğiniz ölçüde Ergenekon da gözünüzün önünde canlanır.
Nereden nereye mi geldim?
Hayır.
Bütün bu yazdıklarım aynı zincirin halkaları.

Susurluk skandalı; korucubaşı DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak'a ait Mercedes, 3 Kasım 1996'da kamyona çarpınca patlamıştı. Mercedes'te devletin aradığı Abdullah Çatlı, Sedat Bucak ve Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ'ın birlikte seyahat ettikleri ortaya çıkmıştı
Susurluk skandalı; korucubaşı DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak'a ait Mercedes, 3 Kasım 1996'da kamyona çarpınca patlamıştı. Mercedes'te devletin aradığı Abdullah Çatlı, Sedat Bucak ve Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ'ın birlikte seyahat ettikleri ortaya çıkmıştı


Erdoğan devleti de aynı yolda

Susurluk’ta, Ergenekon’da yapılamayanı keşke ‘Ahmet Hakan olayı’nda yapabilsek. Haydi bastır gazeteci milleti!


Zamanında bu zincirin halkalarına ne yazık ki asılamadık.
Susurluk’un üstü kapatıldı.
Faili meçhul cinayetler karanlığa gömüldü.
Ergenekon’un hesabı bir ara sorulacak gibiydi, sonra onun da üstü kapatıldı Tayyip Erdoğan tarafından…
Askeri vesayet yelpazesinin özellikle Kürt meselesine uzanan kanadı kırıldı.
Böylece, demokrasi ve hukuk hikâye olup gitti bu memlekette…
Şimdi Erdoğan iktidarının sivil vesayet dönemi yaşanmakta.
1990’larda askeri vesayet, ‘devletin ağzı süt kokmaz!’ diyerek hangi hukuk dışı aletleri kullandıysa, Erdoğan devleti de kaç yıldır aynı yolda ilerliyor.
Bunun için diyorum ki.
Aman dikkat!
Ahmet Hakan olayı, yeni bir ‘Susurluk’tur.
Burada, sivil vesayet dönemindeki ‘yeni Ergenekon yapılanması’nın ipuçları kendini ele verebilir.
Dünkü Cumhuriyet’in birinci sayfasında kocaman yer alan o haberin koskoca başlığını hiç unutmayın:
“Reis, bu gece işi bitirin dedi.”
Gazeteciysek, mutlaka kurcalayalım.
Bu ‘organize iş’in içinde polis mi var?
Emniyet mi var?
Mafya mı var?
MİT mi var?
Reis mi var?
Varsa, kimmiş o reis?
Kimilerinin öne sürdüğü gibi, “O reis dedikleri devletten ihale almış bir mafya babası” mı?..
Bastırmalı gazeteci milleti.

Haydi bastır gazeteci milleti!

Unutmayın, Susurluk karartıldı.
Faili meçhuller karartıldı.
Ergenekon karartıldı.
Türkiye böylece demokrasi ve hukuk devletinden uzaklaştı; gazeteci milletinin nefes alıp verdiği özgürlük ortamı gitgide yok edildi.
Şimdi yeni bir fırsat kapısı açılıyor gibi.
Ahmet Hakan olayının perde arkasını aydınlatmaya çalışalım, saldırı talimatını veren REİS ve arkasındakileri gün ışığına çıkaralım.
Belki de ‘sivil vesayet’in dayandığı ‘yeni Ergenekon’un, ‘yeni Susurluk’un ipuçlarını yakalarız.
Susurluk’ta, Ergenekon’da yapılamayanı keşke ‘Ahmet Hakan olayı’nda yapabilsek.
Haydi bastır gazeteci milleti!