Heykel Olayının Arkasında Yatan Gerçek Ne?

Heykel Olayının Arkasında Yatan Gerçek Ne?
Güncelleme:

Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan, bugünkü yazısında heykel olayına kendi penceresinden yorum getirdi ve olayların ardında TSK-İçişleri çatışması olduğunu yazdı. Takan, yazısının sonunda da ''Anaların Ağladığını'' iddia etti.

Terör örgütü ABD'den güç devşiriyor

 

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde terörist Mahsum Korkmaz’ın heykelinin önce dikilip sonra yıkılmasının ardında sır kalan gerçekleri eminim çok merak ediyorsunuzdur!..

Öyle, Diyarbakır Valiliğinin talimatıyla kaldırılmıyor hainin heykeli..
Aslında, işin perde arkasındaki gerçekleri İçişleri Bakanı Efkan Ala,  “Fiberglas maddeyle yapılmış basit bir heykel. Vaveyla koparanlar bu işten beslenenler” diyerek önemli ölçüde açık etmişti. Daha sonra da  teröristin heykelini yıkıp üstüne basan kahraman Türk askerlerine İçişleri Bakanlığı tarafından açılan soruşturma ile gerçekler apaçık ortaya çıktı.
Perde arkasında yaşanan tüm gelişmeleri anlatmadan önce şu önemli hususun altını kırmızı ile çizelim;
Hainin heykelini indirip üstüne basan kahramanlara TSK içinde başlatılan herhangi bir soruşturma yok ve de düşünülmüyor. Konuyla ilgili görüşlerine baş vurduğum TSK kaynakları,  “Jandarma kolluk kuvveti hüviyeti ile İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğu için soruşturma kararı İçişleri Bakanlığı tarafından verilmiş”  diyor. Edindiğim bilgilere göre; karargah bu soruşturmanın herhangi bir dava konusu yapılmaması  düşüncesi ve kararlılığını İçişleri Bakanlığı’na da iletti. 
Gelelim son ihanet provasının  8 ay öncesine..
Terörist Mahsum Korkmaz’ın heykelinin bir mezarlığa dikileceği ve ardından yapılacak faaliyet planlamalarının tümü bölgedeki Jandarma kuvvetleri tarafından an ve an Lice Kaymakamlığı’na ve Diyarbakır Valiliği’ne bildiriliyor. Hainler, 8 ay önce heykelin kaidesini dikiyor. Bu durum da Jandarma tarafından bölge idarecilerine Jandarma Genel Komutanlığı’na rapor  ediliyor. Tüm gelişmeler yalnızca yazı ile değil çekilen fotoğraflarla birlikte  raporlara konuluyor. TSK kaynakları “gerekli tüm ikazlar anında yapıldı” diyor.
Ama ne oluyor?..
Malumunuz “çözüm süreci” ..  “Aman sürece zarar gelmesin” . Her zamanki deve kuşu numarası.. Kafalar yine toprağa gömülüyor..
Her zamanki gibi AKP iktidarının tavizlerinden güç alan terör örgütü de  hainin heykelini daha önce inşa ettiği kaidenin üstüne 15 Ağustos’ta dikiyor.
Uyarı ve ikazlarından netice alamayan TSK ise “yeter artık” diyip tam bu noktada daha kararlı bir şekilde devreye giriyor. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, TSK’nın rahatsızlığını İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir kurmayı vasıtasıyla açık ve net bir şekilde bildiriyor ve TSK’nın heykeli kaldırmaktaki kesin kararlığı vurgulanıyor.
İçişler Bakanı Efkan Ala da mecburen Diyarbakır Valiliği’ne talimat veriyor  ve medya üzerinden yapılan algı operasyonlarıyla birlikte  “Valilik talimatlı heykel kaldırma operasyonu”  gerçekleşiyor.
Bu olayın ardından TSK içinde yapılan değerlendirme ise şöyle;
“Terör örgütü PKK’nın özellikle tepe yönetimi çözüm sürecine karşı. Bir tek bebek katili Abdullah Öcalan kendinin serbest kalması için çırpınıyor. Bölgede (Irak) son gelişen olaylar da gösterdi ki ABD’nin bunlarla kol kola hareket etmesi ve fotoğraflar verilmesi bunları güçlendirdi. Şu anda terör örgütü PKK, ABD’den hem manevi hem de maddi güç devşiriyor.” 
Hainin heykelinin kaldırılmasının ardından verdiğimiz şehitler ve bölgede her gün çıkan onlarca olay da fotoğrafı net bir şekilde ortaya koyuyor zaten.
Buraya kadar yazdıklarımızın dana net anlaşılabilmesi adına sizleri Mayıs ayına geri götüreceğim.
Hatırlarsınız, terör bölgesinde yol kesme olaylarının yoğunlaştığı günlerde PKK iki uzman çavuşumuzu kaçırmış daha sonra askerlerimiz HDP heyeti tarafından Lice kırsalında alınarak Lice Kaymakamlığı’na teslim edilmişti.
O günlerde, heyet ile Lice Kaymakamı’nın bir görüşmesi sırasında  HDP’liler atıp tutuyor, devleti eleştiriyor. Kaymakam da dayanamayıp  Türk bayrağını gösteriyor ve “Bu bayrağın altında sizi böyle konuşturmam” diyor. Heyet Kaymakam’a çok sinirleniyor dışarı çıkıyor, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya telefonla ulaşıyor. Ardından İçişleri Bakanlığı’ndan Kaymakam aranıyor ve “üslubunu düzelt onlar milletvekili bir daha böyle bir konuşma yapma” uyarısı yapılıyor.  
Geçekler en acı haliyle tüm çıplaklığı ile ortadayken daha ne anlatalım?.. Daha ne kadar somut örnekler verelim?..
Analar ağlıyor..
Not: Yine ilk bizden duyun;
AKP kulislerinde yeni Dışişleri Bakanlığı için Hakan Fidan’ın ismi ağırlık kazanırken MİT Müsteşarlığı’na da Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı İbrahim Kalın’ın getirileceği kuvvetli bir şekilde konuşuluyor. İbrahim Kalın’ın çok uzun seneler ABD’de rahle-i tedrisattan geçtiğini ve Türkiye’ye döndüğü günlerde uzun süre Türkçe konuşmakta zorlandığını hatırlatsam ayıp eder miyim?..
Bu notun ana yazı ile çok alakası var!.. 
Çözüm süreci kararlılığı!..