Sevilay Yükselir'in Sabah'taki köşe yazısından...

Sevilay Yükselir'in Sabah'taki köşe yazısından...
Güncelleme:

Yükselir, A Haber'de yayınlanan Yüzde Yüz Siyaset isimli programdan sonra paralelci ilan edildiklerini söyledi.

17 Aralık'ta başlayan süreç ile birlikte Türkiye "Paralel Yapı" gerçeği ile yüzleşti.

Devletin kilit noktalarını ele geçiren bu çeteyle hemen her alanda başlatılan mücadele sosyal medyada da kendini gösterdi. Kıran kırana bir savaşın zemini haline gelen sosyal medyayı müstear hesaplarla teslim alan paralelciler toplumu haklı olduklarına inandırmak için yalan yanlış bilgilerle kirli operasyonlara imza attılar.

Bu kirlilikle mücadele amacını taşıyan ve devletin bekası için yüreğini ortaya koyanlar paralelcilerin dilediği gibi at koşturduğu sosyal medyada var olmak için mücadeleye girişti. Ancak bazı zamanlar bu mücadelenin bir topluluğa karşı değil, bir zihniyete karşı yapıldığı unutuldu. Biz hepimiz devletin içine çöreklenmiş bu unsurlar temizlensin diye el ele vermiştik. Bu savaş bizzat bekası için devletin milletiyle el ele verdiği bir savaştır.

Bu savaşta paralelcilerin geçmişte kullandığı yöntemlere başvurulması sadece teşebbüs edene değil, bu mücadelede yer alan her askere zarar verir. En başta da mücadelenin başını çeken hükümet ve yetkililerine.

Şunu çok iyi biliyorum ki paralelcilerin yöntemlerini kullanarak sosyal medyada varlık göstermeye çalışanlar artık hükümet nezdinde büyük rahatsızlık yaratmaya başlamıştır.

Gelelim sadede... aHaber'de yayımlanan % 100 Siyaset'in konularından biri de bu meseleydi. Kezban Hatemi'nin Fidel Okan'ın "Kuşçubaşı Avni-
Fuat Eşref
" isimli ezber bozan yazısına gönderme yapmasıyla başlayan yorumlar sonucu anti paralel müstear hesaplar korkunç bir saldırı başlattı her ikimize de.

Aslında biz haklıydık. Hem de yerden göğe kadar. Çünkü bizim eleştirdiğimiz müstear hesap söz konusu yazıda anlatıldığı gibi hâkim ve savcıların telefon görüşmelerinden, WhatsApp, e-mail yazışmalarına, kılık kıyafetlerinden aile bilgilerine kadar ortaya saçan "Kuşçubaşıeşref" isimli hesaptı.

Biz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisi ve talimatı ile bir danışmanı tarafından yönetildiği algısı ile Twitter'da varlık gösteren bu hesabın mücadeleye nasıl zarar verdiğini anlatma gayretindeydik. Bu hesap nedeniyle özellikle HSYK seçim sürecinde Cemaat üyesi hâkim ve savcılar yoğun bir mağduriyet edebiyatı yapmaya başlamış, hükümetin devlet imkânlarını kullanarak hukuk dışı yöntemlerle mahremiyetlerine girdiği safsatasını yaymaya başlamışlardı.

Biz programda başlangıçta iyi niyetle ve paralel yapıyla mücadele amacıyla kurulduğu düşünülen bu hesapla ilgili soruşturmaların başındaki savcıların ve üst düzey emniyet müdürlerinin tarafımıza aktardığı rahatsızlığı dile getirdik. Kaldı ki yazının yayınlanmasından sonra Cumhurbaşkanlığı'nda görev yapan ve herkesin bildiği üst düzey bir bürokrat bizleri arayarak, hem yazıya, hem de bu hususun yaygınlaşması konusunda açıkça destek verdiğini dile getirdi.

Bu arada hem Hatemi, hem de ben örnek olması bakımından birkaç hesap ismi verince de olanlar oldu ve ikimiz de yayının sonunda "Paralelci" ilan edildik. Bu mühim değil. Sonuçta kimin ne olduğunu, sürecin başından beri kimin ne yaptığını önce Allah sonra da meseleye duyarlı insanlar biliyor. Biz sadece ilkesel bir duruşun nasıl olması gerektiğini ortaya koyduk.

Bundan canı sıkılıp bize saldıran bütün o hesapların elini vicdanına koyup bir kez daha düşünmesini salık veriyorum.

Evet. Biliyoruz ki bu müstear hesapların kuruluş amacı Cemaatçilerin trol saldırılarına karşı bunlarla aynı şekilde mücadele ederek algı yönetimini eline vermemekti. Meselenin bu bölümünde hiçbir sorun olmamasına rağmen sonrasında bunlardan bazılarının devletin kontrolünde olduğu şeklinde bir izlenim yaratmaya çalışması doğal olarak rahatsızlık yarattı.

Sosyal medyayı hiç sevmemesine rağmen Hatemi'nin meseleyi ağır eleştirilerle ele almasının nedeni de bazı bakanların, Cumhurbaşkanlığı kadrosundaki bazı isimlerin ve Genelkurmay cephesinden 'Kuşçubaşıeşref' adlı hesapla ilgili kendisine aktarılan yorumlardı.

Eğer bu haklı eleştirimize karşın hâlâ birileri bizi paralelci diye yaftalamayı insaflı buluyorsa onlara da "Canınız sağolsun!" diyoruz.