Kitlesel gözaltı ancak darbe dönemlerinde olur

Kitlesel gözaltı ancak darbe dönemlerinde olur
Güncelleme:

Aydın, gazeteci ve siyasilerden tepki:Kitlesel gözaltı ancak darbe dönemlerinde olur

Kitlesel gözaltı ancak darbe dönemlerinde olur

İKTİDARIN, 17 ARALIK’IN KONUŞULMASINI ENGELLEMEK İÇİN 43 İLDE EŞZAMANLI OPERASYON HAZIRLIĞI YAPTIĞI İDDİALARI KAMUOYUNDA BÜYÜK TEPKİYE NEDEN OLDU.

İktidarın, asrın yolsuzluk soruşturması olan 17 Aralık’ın konuşulmasını engellemek için 43 ilde eşzamanlı operasyon hazırlığı yaptığı iddiaları kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu.

Siyasilerden sivil toplum örgütü temsilcilerine, gazetecilerden hukukçulara çok sayıda isim, intikam duygusuyla yapılacak gözaltıların yolsuzluk soruşturmasının haklılığını ortaya koyacağını anlatıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, operasyon kapsamında aralarında 17-25 Aralık operasyonlarını yürüten savcıların da bulunduğu 1.000 kişinin gözaltına alınacağını söylüyor. CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, “Gözaltına almalarla bu olayı unutturacaklarını sanmasınlar. Bir yolsuzluk var ise bu yolsuzluğu mutlaka toplum değerlendirecektir, gereğini yapacaktır.” diyor. Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Zeki Yıldırım, ‘kitleler halinde gözaltına almanın darbe dönemlerinde olduğunu’ söylerken, emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, “Yapılacak operasyonlar, AKP’nin bitişini hızlandırmaktan başka bir şeye yaramaz.” uyarısında bulunuyor. CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ise son çıkan yargı paketini operasyonun işareti olarak yorumluyor. Millet Gazetesi yazarı Murat Aksoy ise yapılacak hukuksuz bir operasyonun sadece 17-25 Aralık’ın haklılığını ortaya koyacağını anlatıyor.

Meclis’ten alelacele geçirilen ve kamuoyunda ‘OHAL yargı paketi’ olarak yorumlanan yeni yargı paketinde en fazla tartışılan düzenleme ‘makul şüphe’ydi. Geçtiğimiz hafta kabul edilen yasaya göre ‘somut delillere dayalı kuvvetli şüphe’ yerine artık ‘makul şüphe’ ile şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu ve işyerinde arama yapılabilecek. Yasayla ‘taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma’nın kapsamı da genişletildi. Bu kapsamda daha çok soyut bir iddia olarak görülen ‘anayasal düzene ve devlete karşı işlenen suçlarda’ da mal varlığına el koyma kararı verilebilecek.

İktidarın işte bu yasaya dayanarak önümüzdeki günlerde kitleler halinde operasyon yapma hazırlığında olduğu ileri sürülüyor. 17-25 Aralık operasyonunun yıldönümünde yolsuzluk iddialarının yeniden gündeme gelmesini istemeyen hükümetin, karşı bir hamleyle algı operasyonu yapacağı belirtiliyor.  CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, ‘makul şüpheli’lerin gözaltına alınabilmesini öngören yargı paketinin bu doğrultuda kanunlaştırıldığını anlatıyor. Öztürk, “Fethullah Gülen Cemaati mensubu olduğuna inandıkları devlet memurları, yargıçlar, savcılar ve polislere karşı operasyon yapacaklar. Bu operasyonun işareti bu pakettir.” diyor. Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun cevaplaması talebiyle hazırladığı soru önergesinde, “Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının birinci yıldönümü öncesinde 16 Aralık ve 17 Aralık 2014 sabahı, Gezicilere, Çarşı taraftar grubuna ve ‘paralel yapının üyeleri’ olarak fişlenen polislere, bürokratlara, işadamları ile medya ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine yönelik 43 ilde büyük çaplı gözaltı operasyonları yapılacağı iddiası doğru mudur?” sorusunu yöneltti.

AKP’nin, ‘intikam’ operasyonu hazırlığı yaptığı yönündeki iddialar, her kesimden tepkiye neden oldu. Hukukçular, gazeteciler, siyasiler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri böyle bir operasyonun yolsuzluk soruşturmasının doğruluğunu ortaya koyacağını anlatıyor. İşte görüşler:

BÖYLE BİR GİRİŞİM YOLSUZLUĞU TEYİT EDER

MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural: “Rüşvet ve yolsuzluğun üstünü örtmek için her şeyi yapıyorlar ama mızrak çuvala sığmıyor. Adlî Tıp raporlarıyla montaj iddiası da çöktü. Yani konuşulanlar ve ortadaki her şey doğru. Evdeki paralar, konutlar, saatler, alınan rüşvetlerin hepsi Meclis Soruşturma Komisyonu’nda ortaya döküldü. Bir şey yoksa komisyona niye tanıklar gelip gidiyor? Bakanların orada ne işi var? Tüm bunların üstünü başka bir algı operasyonuyla örtemezler. Önce, polisleri, hâkim ve savcıları sürdüler. Şimdi 17 Aralık’ın üzerine örtmek için kontra bir operasyona hazırlanıyorlarsa bu hukuk dışıdır. Böyle bir girişim aslında 17 Aralık gerçekliğini bir kez daha teyit etmiş olur. ”

İktidar, toplumu sokaklara dökmemeli

CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi: “Türkiye’nin 43 ilinde bir operasyon yapılması, bin kişinin gözaltına alınması noktasında hükümet bir hazırlık içinde olabilir. Gözaltına almalarla bu olayı unutturacaklarını sanmasınlar. İstedikleri kadar gözaltına alma programı yapsınlar, istedikleri kadar yasa çıkarsınlar, istedikleri kadar toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklasınlar, bunun bir çizgisi vardır. O çizgiyi geçtiğiniz anda toplumun tepkisini hiç kimse kontrol edemez. Toplumu yeniden sokaklara dökecek davranışlardan, eylemlerden, işlemlerden hükümeti kaçınmaya davet ediyorum. Gezi’den lütfen ders alın. Bir yolsuzluk var ise bu yolsuzluğu mutlaka toplum değerlendirecektir, gereğini yapacaktır.”

Eğer gerçekleşirse korkunç bir şey olur

Gazeteci-yazar Mustafa Akyol: “Böyle bir operasyon, hukukun siyasî intikam amacıyla kullanıldığı şüphesini güçlendirir. Böyle bir şey gerçekten var mı yok mu bilemem, olacağını da zannetmiyorum; fakat bu olursa korkunç bir şey olur. İnsanların gösteri yapma ihtimalinden dolayı gözaltına alınması dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilemez. Bu durum, Türkiye’de hukukun siyasî intikam ve muhalifleri susturmak için kullanıldığı yönündeki yaygın şüpheyi daha da güçlendiren bir fecaat olur.”

Bu yargı paketiyle cadı avcı başlatılabilir

Avukat İrfan Sönmez: “Birtakım düzenlemelerin, operasyon yapmak maksadıyla gerçekleştirildiğini söylemek mümkün. Eskiden yargı tutuklama için ‘kuvvetli delil’ istiyordu. Bunu değiştirdiler, makul şüphe yaparak mahkemeden mahkemeye değişen yorumların önünü açtılar. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde gerçekten bu istikamette bir cadı avı başlatılabilir. Hiç tahmin edilmeyecek derecede geniş tutuklamalara sebebiyet veren operasyonlar yapılabilir. Ancak iktidar, yolsuzluğu örtmeye çalıştıkça yolsuzluğu teşhir edildi. Aradan bir yıl geçti. Haşhaşi dediler, ispat edemediler. Casusluk dediler, ispat edemediler. Amerika, İsrail ajanları dediler, ispat edemediler. İspat edemediklerini itiraf edemedikleri için yeni operasyonlarla bir algı oluşturmaya gayret gösterebilirler. Ama bu, milletin vicdanına çarparak geri döner. Türkiye’de herkes hırsızlığın, yolsuzluğun olduğunu, büyük ihalelerde yasa dışı birtakım işlerin olduğunu biliyor. Bunların tapeleri medyaya yansıdı. Dünyanın bütün hukuk sistemlerinde bunlar delildir. Şu ana kadar polislere yapılan operasyon sadece dinlemelerle ilgiliydi. Buradan bir şey çıkmayacağını, yapılan operasyonların bir netice vermeyeceğini gördüler. Şimdi de muhtemelen sivillere dönecekler.”

AKP’nin bitişini hızlandırmaktan başka bir şeye yaramaz

Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel: “Yolsuzluk operasyonunda hükümet tarafından yanlış bir tavır sergilendiğini ifade etmiştik. Soruşturmaların önü açılmalıydı. Soruşturmanın engellenmeye çalışılması olayların farklı boyutlarla bugünlere taşınmasına neden oldu. Hükümet hem yerel hem yüksek yargıyı hedef aldı. Ayrıca geçmişte askerin yaptığı hataya düşerek toplumun belli kesimleriyle kazanılması mümkün olmayan bir çatışmaya girmesi, hükümetin sonunu hazırlamaya başlayan etkenler olarak öne çıkmaya başladı. 17  Aralık veya askere kumpas adı altında ülkede yapılabilecek operasyonlar AK Parti’nin bitiş sürecini hızlandırmaktan başka bir şeye hizmet etmeyecektir. Ancak hem Sayın Cumhurbaşkanı hem hükümet maalesef bütün bunları göremeyecek kadar gözlerini karartmış durumdalar.”

Operasyon, yolsuzlukların üzerini örtemez

Gazeteci Murat Aksoy: “17 Aralık’ın yıldönümü öncesi iddia edildiği gibi bir operasyon sadece 17-25 Aralık operasyonlarının haklılığını ortaya koyar. Başından bu yana iktidarın, devlet içinde, devlet imkânlarını ve gücünü kullanarak güç ve itibar elde eden, bu güçle toplumu dönüştürmeyi hedefleyen kim varsa ortaya çıkarmasını talep ettik. Bu bizim en doğal vatandaşlık hakkımız. Ancak aynı iktidardan ortaya çıkan iddiaları da soruşturmasını istedik. Ne yazık ki, bu dosyalar onca bilgi ve belgeye rağmen dava açılıp, aklanmak yerine takipsizlikle sonuçlandı. Eğer 17 Aralık’ın yıldönümünde, bu iddiaları gündemden düşürmek için bir algı operasyonu olursa, bu sadece Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan bir adım daha uzaklaştırır. Ne bu davaların üzerini örter ne de bunların tartışılmasını.”

Gezi’deki gibi toplumsal olaylar kışkırtılabilir

Çarşı Grubu’nun avukatı Sabit İnan Kaya: “Böyle bir operasyonun insanları 17 ve 25 Aralık olaylarından uzak tutmak amaçlı olacağını düşünüyorum. Operasyonla yaşananları insanların gözünden kaçıramazlar. Aksine daha fazla dikkat çekmiş olurlar. Gezi olayları da buna benzer bir sürecin ürünüdür. Toplumsal olaylar kışkırtılarak, bu tür şeylerin konuşulması ikinci plana atılabilir. 17 ve 25 Aralık soruşturmalarının derinleştiği tarihler acaba o dönemler miydi? Gözaltılar, nedenleri ve nasıl gerçekleşeceğine dair bir bilgimiz yok. Çünkü artık ‘makul şüphe’ gibi ne olduğunu bilmediğimiz bir kavram var.”

Yeni yargı paketi zulüm aracına dönüşebilir

Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Zeki Yıldırım: “Hukukla temellendirilecek hiçbir yönü olmayan kitleler halinde gözaltı, darbe dönemlerinde olur. Gerçeğe açık kulaklar varsa hatırlatalım; suçun şahsîliği ceza hukukunun en temel prensibidir. Yargı paketiyle ilgili yapılan bütün ikazlara rağmen, ‘Müdahalenin ağırlığıyla şüphe derecesi artmalı, kuvvetli şüphe aranmalı’ denmesine rağmen yargı paketi; maalesef insan haklarına saygılı bir ceza soruşturmasına temel olacak nitelikten mahrum olarak kanunlaştı. Muğlak kavramlar, kötü niyetli uygulayıcı elinde maalesef bir zulüm aracına dönebilir. Anayasa Mahkemesi’ne gittiğinde iptali mutlak gibi gözüküyor.”zaman