Mahmut Akpınar'dan Havuz Medyasına Cevap

Mahmut Akpınar'dan Havuz Medyasına Cevap
Güncelleme:

Millet Gazetesi yazarı Mahmut Akpınar, Sabah ve Takvim gazetelerinin kendisi hakkındaki iddialarına cevap verdi.

İşte Mahmut Akpınar'ın Havuz Medyasına Cevaben Yazdığı O Yazısı;

İtibar suikastı!

Dün Sabah ve Takvim gazetelerinde manşet olmuşum! Çok gazetelere, TV’lere çıktım; ama hiç aynı anda iki gazetede manşet olmayı başaramamıştım. Sağ olsunlar bunu bana sundular. Reklamın kötüsü olmazmış!

Ancak tavsiyem foto muhabirlerini değiştirsinler. Çok kötü fotoğraflar çekmişler. Ayrıca fotoğrafın birisinde de bana ait olmayan bir ceket var. Benim öyle bir ceketim yok. Bana monte ettikleri itham gibi ceket de üzerimde emanet duruyor. Eğer fotoğraf ihtiyaç olursa gelin ben size çok daha iyi pozlar veririm. 


Öncelikle Havuzcuların yazdıklarını, iddialarını ciddiye değil, gördüğünüz gibi kafaya alıyorum. Ancak bu hukuki haklarımı arayacağım.

HİZMET HAREKETİ’Nİ SEVERİM

Gelelim iddialara. Gururla ve iftihar ederek söyleyeyim ki Sayın Gülen’i ve Hizmet Hareketi’ni severim, kabul edilirsem, parçası olmayı onur sayarım. Sayın Gülen’in hemen bütün kitaplarını okumuşumdur. Ezbere atış yapan Havuzculara da birkaç kitabını okumalarını tavsiye ederim. Sayın Gülen’in görüşlerinin, hizmet yönteminin sadece ülkemiz için değil, bütün insanlık için gerekli/yararlı olduğu kanaatindeyim. Duvara dayanmış, özünü yitirmiş insanlık için ümit vadeden, dünya barışına/ huzuruna katkı sağlayacak gönüllüler, fedakârlar, vefalılar hareketi olduğunu düşünüyorum.
Anadolu insanının sıkışmışlığının, dünyadaki etkisizliğinin de bu anlayışla aşılacağına inanıyorum. Türkiye’nin ilmi, ahlakı esas alan, haramdan, hırsızlıktan, soygun yöntemlerinden uzak duran bu hoşgörü hareketiyle şahlanacağını düşünüyorum.

BUYRUN BEKLİYORUM !

Eğer Sayın Gülen’i, Hizmet Hareketi’ni sevmek, takdir etmek suçsa ey Havuzcular ve onun işaret fişeğiyle hareket eden savcılar! Yerim yurdum belli, buyurun bekliyorum. Kahve de ısmarlarım…

Ancak sizin kirli sayfalarınızda iddia ettiğiniz itham ve iftiralardan uzağım. Ben üniversitede hocayım. Epeydir de AKP ve politikalarını net bir şekilde eleştiriyorum. Daha önce de AKP cenahından “ALO Fatih” tarzında, itibarlı bazı adamlar üzerinden “şu adamı konuşturmayın, susturun, yoksa…” şeklinde uyarılar almıştım. Ama trene binerken demir olduğunu bildiğimiz, hakkı söylemeyi en büyük cihat kabul ettiğimiz, haksızlık, hırsızlık, zulüm karısında susmayı da dilsiz şeytan olma saydığımız için elbette tehditler, manşetler Hak bildiğimiz yoldan bizi şaşırtmayacaktır.

NEO-İSTİKLAL MAHKEMESİ

Lisansım kamu yönetimi. Doktoram kamu yönetimi. Doçentliğim de bürokrasi ve kamu yönetimi alanındadır. Kamu yönetimi, bürokrasi üzerine pek çok makalem, kitabım, yayınım var. Yıllardır kamu yönetimi, bürokrasi derslerine giriyorum. Okul arkadaşlarımdan tabii olarak bürokrat, mülki amir olanlar var.

Bazıları ağır yolsuzluk iddialarına muhatap olduktan sonra bir kurgu geliştirdiler. Bir süredir Hizmet insanlarını örgüt kapsamına sokma ve şema oluşturma, Neo-istiklal mahkemeleri marifetiyle de infaz etme çabasındalar.

Sabah ve Takvim’in dünkü haberleri, sanırım muhayyel örgüt şemasını tekmile yönelikti. Ortada kamu yönetimi, bürokrasi uzmanı bir adam var. Bu adam muktedirleri rahatsız ediyor, konuşuyor, yazıyor.


Malum gazeteleri ve onlara hükmeden “üst akıl”ı takdir ediyorum, iyi iş çıkarmışlar; kuş katliamı yapmışlar. Fotoğraflar kötü olsa da senaryo mükemmel. Kamu yönetimi hocası Akpınar’ı hedefe koyarak hem muhayyel örgüt şemasının bir bölümünü daha tamamlanmış oluyorlar, hem de AKP’yi rahatsız eden bir akademisyen bertaraf edilmiş oluyor. Sanırım iktidar yakında polisler gibi mülki amirlere de bir operasyon, kıyım düşünüyor.

YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM

Profilimiz senaryoya uygun düştüğü için bizi de manzara koymuşlar. Yazılanlar hayal ürünüdür, iftiradır. İftiralardan dolayı en küçük kaygı taşımıyoruz. Ancak ülkenin gidişatı adına büyük kaygılara sahibiz. Bu nedenle bazı yanlışları, hataları söylüyoruz; söylemeye, yazmaya devam edeceğiz. Birilerinin tehditleri, itibar suikastları bizim ülke sevdamızın önüne geçemez!

Sonraki yazıda AKP’nin nasıl baskıcı İttihatçı yöntemlere yöneldiğini yazacağız..