Metin Münir: Sabah her zaman yürekler acısı bir gazeteydi şimdiyse daha beter

Metin Münir: Sabah her zaman yürekler acısı bir gazeteydi şimdiyse daha beter
Güncelleme:

Deneyimli gazeteci Metin Münir, meslek hayatı ve Türk basını konusunda Cihan Haber Ajansı'na çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Metin Münir: Sabah her zaman yürekler acısı bir gazeteydi şimdiyse daha beter

Deneyimli gazeteci Metin Münir, meslek hayatı ve Türk basını konusunda Cihan Haber Ajansı'na çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

O, farklı bir gazeteciydi, farkı ve şanslı. Dünya çapında gazetelerde çalıştı mesela. Kimsenin hizmetine vermediği kaleminden cesaret aktı yıllarca. Her zaman mesafeli bir duruşu oldu onun. Bir yerlere angaje olmaktan kurtuldu bu sayede. Bir farklı tarafı da Kıbrıslı olmasıdır. 1944 yılında doğar Ada'nın Yağmuralan köyünde. Kıbrıs'ta olaylar başlayana kadar Rumlar, Türkler, Maronitler, Ermeniler ve İngilizlerle ile iç içe yaşar. Bir yandan da eğitimine devam eder. İngiliz Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanır. Olayların patlak verdiği sırada üçüncü sınıftadır. Okulu askıya alıp, Kıbrıs'a gider ve Erenköy sırtlarında Rumlara karşı mücahitlerin arasında yer alır. İki yıl Rumlara karşı mücadele verdikten sonra tekrar okula döner.

Peki nasıl gazeteci olmuştur? 47 yıl önce bir haziran ayının bir öğleden sonrasında, döndüğü üniversitenin mezuniyet sınavlarına çalışırken, Ankara Kavaklıdere'de tek başına oturduğu bodrum katındaki evinden çıkar Metin Münir. Koltuğunun altında, arkadaşı Emre'den ödünç aldığı John Steinback'in Cennetin Doğusu adlı kitabı vardır. Kitabı okuduktan sonra Emre'ye iade edecektir. Arkadaşına telefon açar. Emre de kendisine, 'Ablama bırak, ondan alırım' der. Ablanın adı Emel'dir. Ve Emel o zamanlar Ankara Konur Sokak'ta bulunan Turkish Daily News'ta çalışıyordur. Metin Münir'i gazetenin editörü Amerikalı Nick Ludington'la tanıştırır. Laf lafı açar. Ludington, Münir'e mezun olduktan sonra ne yapacağını sorar. Münir iki omzunu havaya kaldırıp, gelecekte ne yapacağını bilmediğini söyler. Zira Rumlar tarafından pasaportu iptal edilmiş ve adadan kovulmuştur. Mülkiyeye girerken diplomat olmayı hayal etmiş ama onun tabiriyle diplomatlığını yapmak istediği ülke işgale uğramıştır. Böyle gelecekle ilgili planları net değilken Nick Ludington, 'Gel, burada çalış' der ona. Nick, bu teklifinden gazetenin sahibi İlhan Çevik'e de haberdar eder (T.Daily News'in kurucusu, İlnur Çevik'in babası). Sınavlar bittikten sonra işe başlamak üzere anlaşırlar. 1967 yılında başlayan gazetecilik macerası 2012'ye kadar kesintisiz devam eder Metin Münir'in. Aralarında New York Times, BBC, Financial Times gibi dünyanın saygın gazete ve televizyonları için haber peşinde koşar yıllar yılı. 2012'nin Kasım ayında ise son çalıştığı gazeteden yani Milliyet'ten bir maille işine son verildiği ana kadar sürer bu koşuşturmaca. O gün bugündür de vatanı Kıbrıs'ın, Girne'ye bağlı Ozanköy beldesinde yaşar.

Yeniden 1967'ye gidelim isterseniz. Gazeteciliği ona öğreten Nick ile ilgili söyleyeceklerine. Dünyanın hiçbir yerinde Nick'ten iyi bir öğretmen ve Daily News'tan iyi bir 'okul' bulamazdım' diyor Münir. Gazete küçük olduğu için borsadan beysbola, diplomasiden iç politikaya hatta mizanpaja kadar her şeyi yapar orada. "Üç kişiydik. Nick, Emel ve ben. Dolayısıyla her habere giderdik".

'Ona borcumu ödeyemem' dediği Nick'ten öğrendikleri sadece gazetecilik değildir. Giyinmeyi, kravat seçmeyi, halı, resim, eski eser sevmeyi, kısaca kendisini daha az vahşi yapan her şeyi, aslında zor adamdı diye tanımladığı Amerikalıdan öğrenir.

"Ogün bulvardan Kızılay'a doğru yürürken beni durdurup 'Olmak istediğin yüz şeyi sırala' deseydiniz gazetecilik aklımın kenarından geçmezdi." diyor evden sabah öğrenci çıkıp akşam gazeteci olarak dönen Metin Münir: "Ben gazeteciliği seçmedim. Gazetecilik beni seçti".

Özgür olmak, özgür düşünmek servet sahibi olmaktan önemlidir onun için. Kimseden emir almak, kimseye emir vermek arzusunda değildir. Gazetecilikten başka bir meslek bu özelliklerini karşılaşamaz ona göre. "Sonunda gazeteci olmam daha iyi oldu. İyi bir diplomat olamayacak kadar dik başlı ve otoriteye saygısızdım." diyen Metin Münir'e göre gazeteciliğin temeli muhabirlikti.

Yaklaşık 5 yıl bulunduğu Daily News'ten ayrıldıktan sonra BBC, London Times, Financial Times ve Sunday Times gibi mecraların Türkiye muhabirliğini yapar. 1970'li ve 80'li yıllarda Türk siyasetini, yolsuzluk, terör, İran-Irak savaşı hakkındaki bir çok şeyi ondan öğrenir bu önemli mecraların takipçileri. Onun asıl yıldızı ise 1980'li yılların başından itibaren Financial Times için muhabirlik yapmaya başlamasıyla parlar. Financial Times'a girmesi de sıra dışıdır. "Siyaset, dış politika yazmaktan bıkmıştım. Alanımı genişletmek istedim. Financial Times'a yazdım, kendimi tanıttım ve Türkiye muhabirleri olmak istediğimi söyledim. Çok geçmeden kabul ettiler. İşe başladım."

RÖPORTAJIN DEVAMI