Pazarcı'dan ilginç iddia

Pazarcı'dan ilginç iddia
Güncelleme:

Şakran Cezaevi’nde 18 yaşından küçük üç hamile kadının tek kişilik hücrelerde tutulmasını değerlendiren Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı, “Araştırdım, baktım ki kızların hamileliği dışında yazılanların tamamı yalan, yanlış ve maksatlı.\" dedi

İŞTE EMİN PAZARCI'NIN YAZISI

Öyle bir ülkede yaşıyorsunuz ki… Yaşları küçük kız çocukları cezaevlerine konuluyorlar ve devletin gözetiminde, orada hamile kalıyorlar. Kabul edilebilir, sineye çekilebilir, tepkisiz kalınabilir bir durum mu bu?

Değil elbette!

Vahim, hatta insanın kanını donduracak kadar vahim bir durum!

Allah’tan gerçek değil. Çok şükür ki yok öyle bir şey. Yalan, maksatlı ve belli hedefleri olan bir haber bu.  İç ve dış kamuoyuna verilmek istenen mesaj belli:

“İşte Türkiye böyle yönetiliyor.”

* * *

Olay, iki gazetemizde yer alan bir haberle başladı. Haberde, yaşları küçük iki hamile kızın bir hücreye kapatıldığı iddia ediliyordu.

Ardından, sosyal medyada köpürtüldü. Üstüne bir de kızların cezaevinde hamile kaldıkları iddiası, gerçekmiş gibi sunuldu. Bizim evde çocuklara bakan bayan bile “Emin Bey gördünüz mü” dedi:

-Cezaevinde neler oluyor!

Araştırdım, baktım ki kızların hamileliği dışında yazılanların tamamı yalan, yanlış ve maksatlı. Kızlar dışarıda hamile kalmış, ardından işledikleri bir suçtan dolayı cezaevine düşmüş. Cezaevi yönetimi de özel durumlarından dolayı onlara bir oda tahsis etmiş. Dikkat edin, “hücre” değil, oda!

Üstelik, kızların durumdan bir şikayeti de yok. İddialar, yan odada bulunan terör mahkûmu bir kadının yazdığı mektuptan ibaret.

Ama sosyal medyada gerçekmiş gibi dolaşıp duruyor!..

* * *

Bir kere karıştırılmaya başladı da… Şimdi iddialar iddiaları izliyor. Bazı gazeteler başlıklar atıyorlar:  “Sancısı tutan hamile kızlar, doktora götürülmemiş.”

Onu da araştırdım. Kayıtlar ortada. İki ay boyunca kızlardan biri 22, diğeri de 20 defa doktora götürülmüş.

Yani o da yalan.

Bırakın doktora götürülmemelerini, abartılı bir şekilde sürekli doktor kontrolünde tutulmuşlar. Hepsi belgeli ve buna rağmen karalama kampanyası devam ediyor.

Bundan bir süre önce Şakran Cezaevi’nin çocuk bölümü gazetecilere gezdirildi. 13-14 kamera “Mavi Oda” dâhil her yerde çekim yaptı. Sonra Baro’dan bir talep geldi. Kapılar onlara da açıldı.

Herkes “gayet güzel” dedi. Hatta avukatlar üstüne bir de teşekkür etti.

Sonra ne olduysa oldu, Çağlayan’da savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinin ardından avukatların eylemleri başladı. Ve bir rapor yayımlandı:

“Şakran Cezaevi’ndeki Mavi Oda’da kan izleri görüldü.”

Savcılık, hemen ziyareti gerçekleştiren avukatları aradı. Üç avukat, “hayır, biz öyle bir şey görmedik” dediler. Dördüncü avukata ise ulaşılamadı. “Biz böyle bir olaya şahit olmadık” diyen avukatlara, “O zaman açıklayın bunu” denildi.

Mahalle baskısı devreye girdi ve o açıklama yapılamadı.

* * *

Cezaevleri Genel Müdürlüğü, çocuk cezaevlerindeki istismarları önlemek için bir tedbir aldı. Cezaevi yönetimlerinden, ortaya çıkabilecek sıkıntıları gidermek için geceleri belli olmayan saatlerde bir defaya mahsus olmak üzere çocukların koğuşlarına sessizce girip kontrol etmelerini istedi. Olay, malum bazı gazetelere “Çocuk cezaevlerinde saat başı uyandırma işkencesi” başlığıyla yansıdı.

Geçtiğimiz günlerde Kocaeli Cezaevi’nde bir olay yaşandı. Başka cezaevine sevk edilmeyi istemeyen bir mahkûm, yatağını yaktı. Bu olay da aynı gazetelere şöyle yansıdı:

“Kocaeli Cezaevi’nde isyan. Mahkûmlar yataklarını yaktı. Hükümlülerle görüşmeler sürüyor.”

Açıkça görülüyor ki, birileri cezaevlerini de karıştırmak için harekete geçti! Haberiniz olsun, dışarıdaki “devlet kötü yönetiliyor” kampanyası genişletildi ve cezaevleri de dâhil edildi. Bunu kimler mi yapıyor? Malumu ilanın anlamı var mı?