PELİN BATU: YOLSUZLUK SONRASI ZEKAMIZLA DALGA GEÇİLDİ

PELİN BATU: YOLSUZLUK SONRASI ZEKAMIZLA DALGA GEÇİLDİ
Güncelleme:

Gazeteci - Yazar Pelin Batu medyaya darbe operasyonuyla yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası hükümet tarafından yürütülen algı operasyonunu değerlendirdi.

PELİN BATU: YOLSUZLUK SONRASI ZEKAMIZLA DALGA GEÇİLDİ

Gazeteci - Yazar Pelin Batu medyaya darbe operasyonuyla yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası hükümet tarafından yürütülen algı operasyonunu değerlendirdi.

Aktifhaber.com’a konuşan Pelin Batu, dizi senaryosundan terör örgütü suçlamasının dünya literatürüne girebileceğini ifade ederek, yaşananların, demokrasiyle asla bağdaşmadığını ve çok acı olduğunu söyledi.

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası yürütülen algı operasyonuyla insanların zekasıyla dalga geçildiğini ifade eden Batu, oluşturulmak istenen algıya dair gerçeklerin son dönemde yaşananlar ve söylemlerle ortaya çıktığını belirtti.

İŞTE PELİN BATU'NUN O AÇIKLAMALARI

HERKES AKP’NİN POTANSİYEL DÜŞMANI

Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı darbeci sıfatını bir gün taşıyacaktır. Çünkü sistem kendi ötekilerini üretmek ve o ötekilere cadı avı başlatıp, elemine etmek üzere kurulu.

1 sene önce herhalde hiçbirimiz düşünmezdik Fethullah Gülen cemaatine karşı böyle bir şey olacağını şimdi bir şekilde yeni ötekiler, yeni darbeciler onlar.

Bir gazeteci olarak sevin, sevmeyin, katılın katılmayın önemli değil. Önemli olan herkes bu hükümetin potansiyel düşmanı. İstediklerini bir şekilde ya işten attırıyorlar. Ya korkutuyorlar. Ya darbeci suçlamasıyla içeri atıyorlar. Demokrasi kelimesinin D’siyle bağdaşmayan bir durumdayız. Sıra hepimize bir şekilde geliyor. Önemli olan burada sıra gelmeden temel ilkeleri, etik, evrensel kaygıların peşinde koşup dik durmak.

DİZİ SENARYOSUNDAN TERÖR SUÇLAMASI DÜNYA LİTERATÜRÜNE GİREBİLİR

Bir televizyon dizisinden insanların darbecilikle yargılanması, terörden yagılanması dünya literatürüne girebilir. Yani adı üzerinde dizi. Dizinin başında bu olaylar kurgusaldır diye yazıyor. Hayali bir şeyden bahsediyoruz. Dolayısıyla bunun ne kadar abes olduğunun hangi tarafta olursa olsun herkes farkında. İşin acı tarafı bunlar ilk defa yaşanmıyor. Daha önce de Ahmet Şık’ın basılmamış kitabı üzerinden insanlar darbecilikle içeri atıldılar. Çağ dışı bir şey yapıyorsunuz ve sonra meydanlarda darbe darbe diye bağırıyorsunuz.

YOLSUZLUK VE RÜŞVET

OYUMU ALDIM, SEÇİMLE GELDİM, İSTEDİĞİMİ YAPARIM ZİHNİYETİ VAR

Sıfırlanamayan paraların, kasalardaki paraların faiziyle geri verilmesiyle olay koptu bende. Her birisi bizimle o kadar dalga geçer gibi, hukuk sistemini kaale almayıp da çok vahşice yapılan, çok acımasızca yapılan şeyler. Birisi ‘Beni Yüce Divan’a göndermeyin’ dedi, ötekisi ‘Hediyeleşmek kültürümüzde vardır’ deyip aldıklarını kabul etti, böyle tuhaf tuhaf açıklamalar yapıldı. Sanki bizim zekamızla dalga geçer gibi şeyler bunlar. Türk filminden kötü replikler gibi geliyor bana. Ve ben açıkçası bir vatandaş olarak ülkenin itibarının, zekasının bu kadar zedelenmesi çok içimi acıtıyor ve ümit ediyorum ki bir noktada adalet yerini bulur ama bu sistemde bulmayacağı da kesin çünkü hukuk sistemi şu anda bence askıya alındı ve ben oyumu aldım, seçimle geldim, istediğimi yaparım zihniyetiyle istediklerini hakikaten de yapıyorlar.

YENİ TÜRKİYE’DE İÇİ BOŞ DİNDARLIK VE KAMPLAŞMA VAR

Yeni Türkiye’yle ilgili üç-beş tane kelime aklıma geliyor. Cumhurbaşkanımızın tahayyül ettiği gibi kindar ve dindar ama altı boş bir dindarlıktan bahsediyoruz. Sadece bu kadar dindarlık edebiyatı yapıp da minicik çocukları cenazesinde yuhalatan insanlar benim dindarlık tanımıma uymuyor. Yeni Türkiye takım tutuyor. Yüzde elli-Yüzde elli diye partizan yapılmıştı bir zaman hatırlarsanız. O evde zor tutulan yüzde elli.. Ne yazık ki müthiş bir kamplaşma da var. Kamplaşmış bir Yeni Türkiye.

GAZETECİLER İŞTEN ATILIRIZ KORKUSU YAŞIYOR

Ben biliyorsunuz işten çıkartıldım ve şuanda da gazetede olmadığım için bir taraftan üzülüyorum çünkü yazacak ve söyleyecek çok şeyim var ama bir taraftan da gazetede olan arkadaşlarımdan duyuyorum o kadar korkunç bir psikoloji ki, her an işten atılacaklarını düşünüyorlar belki bu son yazımdır diye. Ve bu pekçok medya kuruluşu ve televizyon için geçerli ve bu tahmin edileceği üzere son derece stresli ve sağlıksız bir haleti ruhiyedeyiz. Her an işine son verilebilir. Ve o insanlar da zaten çok memnun değil nerede olursanız olun bir sansür ya da otosansür var. Bu hakikaten bence çok acı verici bir durum. Yeni Türkiye’de bir de şöyle bir tablo var; en çok kadın şiddetinin olduğu ülke, en çok gazetecinin hapse tıkıldığı ülke, işçilerine kaza diyorlar ama bence bu bir cinayettir. En çok işçi kazalarının yaşandığı ülkeler arasında.(aktifhaber)