Savcıdan yayın yönetmenine komik sorular: Bu haberleri neden yapıyorsunuz?

Savcıdan yayın yönetmenine komik sorular: Bu haberleri neden yapıyorsunuz?
Güncelleme:

Savcıdan yayın yönetmenine komik sorular: Bu haberleri neden yapıyorsunuz?



Savcıdan yayın yönetmenine komik sorular: Bu haberleri neden yapıyorsunuz?

Medyayı susturma operasyonunda savcının Ekrem Dumanlı'ya yönelttiği soruların gazetecilik faaliyetine yönelik olduğu öğrenildi. Örgüt üyeliği yalanını güçlendirmek için dershanelerin kapatılması sürecinde haber yapılması suç gibi sunuldu. Yolsuzluk soruşturmalarında görev alan polislere yapılan operasyonların haberleştirilmesi de delil sayıldı.

Özgür basına darbe operasyonunda savcı tarafından Zaman Gazetesi Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'ya yönelttilen sorular, gazetecilik faaliyetinin yargılama konusu yapıldığını ortaya koydu. Alınan bilgilere göre savcı Fuzuli Aydoğdu, Zaman'da yayınlanan 2 köşe yazısı ve 1 habere dayanarak Dumanlı'ya ‘silahlı örgüte üye olmak' suçlaması yöneltti. Başkaca delil gösterilmedi. Gazetecilik faaliyetinin altında suç arayan savcı, Dumanlı'ya adeta sorgu genelinde “Neden gazetecilik yaptın?” diye sordu. Örgüt üyeliği suçlamasını güçlendirmek için dershanelerin kapatılması sürecinde haber yapılması suç gibi takdim edildi. Yine yolsuzluk soruşturmalarında görev alan polislere yönelik operasyonlarda yaşananların haberleştirilmesi delil sayıldı. Karaca'ya da Samanyolu TV'de yayınlanan dizilerdeki hayali karakterler arasında geçen diyaloglar delil yapılarak 'örgüt yöneticisi olmak' suçlaması yöneltildi. Sorguda, gazetecilik mesleğini terör suçu ile yan yana getirme amacı güden kurgu soru ve iddialar sıralandı. Savcının bir gazetenin herhangi bir konuda haber yapmasının altında özel bir anlam araması tüm basın yayın kuruluşlarını tehdit ediyor.

Her ne kadar gazetecilere yönelik operasyonun gerekçesi El Kaide bağlantılı Tahşiye grubunun ‘mağdur' edilmesi olarak lanse edilse de, aslında yolsuzluk haberlerinin intikamının alındığı gazetecilere yöneltilen sorulardan görülüyor. Savcının Dumanlı ve  Karaca'ya yönelttiği sorular, Tahşiye grubu ile ilgisi olmayan konulardan oluştu. Dumanlı'nın dershanelerin kapatılması sürecinde kaleme aldığı ‘Başbakan'a açık mektup' başlıklı yazısına suç muamelesi yapıldı. Dumanlı'nın, dershanelerin kapatılmasına ilişkin fikirlerini aktardığı yazısıyla ilgili soruya “Herhangi bir dershane ile bir bağlantım yoktur. Dershaneler konusunda sadece ben ve bizim gazete değil bütün basın bunu aylarca tartıştı. Dershanelerin kapatılmaması için Başbakan'a açık mektup şeklinde gazetemde kendi köşemde yazıda yazdım.” şeklinde cevap verdiği öğrenildi.

     Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 2009'daki bir sohbeti de, takip eden günlerde haber olarak Zaman'da yer almıştı. Herhangi bir somut delile dayanmadan bunu suçmuş gibi kabul eden savcı, Dumanlı'ya bu sohbetin neden haber yapıldığını sordu. Yine Tahşiye isimli grup hakkında Ahmet Şahin ve Hüseyin Gülerce tarafından kaleme alınan yazılar soruldu. Dumanlı, bunların rutin gazetecilik faaliyeti olduğunu vurguladı. Ülke gündeminde önemli yer teşkil eden ve birçok haber kuruluşu tarafından takip edilen konuların Zaman Gazetesi tarafından da haber ve köşe yazılarına konu olabileceğine dikkat çekti. Gazetecilik faaliyetinin suç olarak kabul edildiğini ifade eden Dumanlı, aynı konuda haber yapan Hürriyet ve Vatan gazetelerinin nüshalarını örnek gösterdi. Hocaefendi'nin farklı tarihlerde yaptığı sohbetler birçok gazete tarafından haberleştirilmişti.

 

SAVCI MASUMİYET KARİNESİNİ HİÇE SAYDI

Soruşturma savcısının, yolsuzluk ve terörü soruşturan polislere yönelik 22 Temmuz'da yaşanan operasyona ilişkin sorular da yönelttiği belirtildi. Sahur operasyonu, bütün medya kuruluşları tarafından yakından takip edilmişti. Hiçbir delil göstermeden Zaman'da çıkan haberleri ‘çarpıtma' olarak nitelendiren savcı, hukukun temel ilkelerinden olan masumiyet karinesini hiçe saydı. Savcının Ekrem Dumanlı'ya, gözaltına alınan polislerden Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün ve Ömer Köse gibi isimlerle akrabalığı olup olmadığı yönündeki sorusunun amacı ise anlaşılamadı. Dumanlı'nın ise bu kişileri haklarındaki olaylar sebebiyle basından tanıdığı kaydedildi. Sorulan sorular ve gösterilen belgeler nedeniyle gözaltına alınmaması gerektiği kanaatinde olduğunu vurgulayan Dumanlı, bunun Türkiye için üzüntü verici olduğunu dile getirdi. İki yazı ve bir haber için bu kadar zahmet verilmesinin üzüntü verici olduğunu söyleyen Dumanlı, hiçbir örgütle ilişkisi bulunmadığını vurguladı. Gazetenin yayınıyla ilgili Hocaefendi'den talimat alınmasının söz konusu olmadığının altını çizdi.

Demokrasiden asla dönüş yok

Özgür basına darbe operasyonunda gözaltına alınan Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ile birlikte 12 kişi, hukuk skandallarına sahne olan bir sorgulama sonucu tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi. Dumanlı ve Karaca, sabah erken saatlerde geniş güvenlik önlemleri altında Eyüp Devlet Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildi. Hastane girişinde iki işaret parmağını havaya kaldıran Dumanlı, kendisini görüntüleyen kameralara, "Yezidlere boyun eğmek yok. Demokrasiden dönüş yok. Özgürlükten dönüş yok." dedi. Muayenesi bir buçuk dakika süren Ekrem Dumanlı, hastaneden el sallayarak çıktı. Gazetecilere, “Allah'a emanet olun. Vatan sağ olsun, ülke sağ olsun.” diye seslendi. Polis otobüsünün ön koltuğuna otururken de basın mensuplarına el salladı. Ancak polis ekipleri, Dumanlı'nın önüne geçerek gazetecilerin görüntü almasını engelledi.

 

Özgür Türkiye, özgür basın susmaz

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca da Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’dan beş dakika sonra Eyüp Devlet Hastanesi’ne getirildi. Hastane girişinde basın mensuplarının sorularını cevaplayan Karaca, “Bir dizi filminden terör örgütü oluşturuluyor. Özgür Türkiye özgür basın susmaz.” dedi. Karaca, beş dakikalık sağlık kontrolünün ardından hastaneden çıktı. Kendisini bekleyen basın mensuplarına dönerek, “Bir medya grup başkanı eğer terörden tutuklanıyorsa daha ne diyeyim. Yeni Türkiye demokrasisinin geldiği nokta bu.” diyerek el salladı. Öte yandan Karaca’nın gözaltı sırasında büyük bir skandala maruz kaldığı ortaya çıktı. Karaca’nın avukatı Fikret Duran, müvekkiline ilaç içmesi için su verilmediğini duyurdu. Duran, yaşananları Twitter hesabından şu ifadelerle duyurdu: “Müvekkilim Hidayet Bey ilaç almak için su istiyor, su vermiyorlar. Nezarethane çok soğuk Hidayet Bey zaten hasta”