Siyaset dünyasından Medya yasağına tepki
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlSiyaset dünyasından Medya yasağına tepki
Siyaset dünyasından Medya yasağına tepki
Savcının, Ulaştırma Bakanlığı’na gönderdiği ‘Muhalif basını susturun’ şeklindeki talimatına tepki yağdı. Yasağın demokrasilerde yeri olmadığı belirtilerek haber alma hürriyetine kelepçe vurulduğu kaydedildi.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Coşkun’un, Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı TÜRKSAT Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği ileri sürülen hukuk dışı talimatta iktidara muhalif televizyon, radyo ve internet sitesi gibi medya organlarının kullandığı devlete ait uydu bağlantılarını kapatılması isteniyor.
Muhalif medyanın ‘toplumu terörize ettiği ve kutuplaşmaya yol açtığı' iddia edilen yazıda, “Devlete ait imkânları kullanan ve yayın yapan bu örgütün elindeki televizyonlar, radyolar, internet siteleri, devlete ait uydulardan yayın yapan her türlü görsel ve basılı yayınların topluma ulaştırılmasında devlet imkânlarının kullanılmasının engellenmesi için gereğini takdirlerinize arz ederim” şeklinde şok ifadeler var.
İLETİŞİM HAKKINA BALTA
CHP Bursa Milletvekili Turhan Tayan: Yasakları, yoksulluğu kaldırmak için iktidara gelenler, yasakları her geçen gün artırarak demokrasi ve özgürlükler açısından yaşanmaz Türkiye için çalışıyor. Her gün hukuk katlediliyor. Özellikle basına karşı yasaklar arttı. Anayasa’nın verdiği iletişim haklarına balta vurmaya çalışıyorlar. Bu özgür basına karşı bir tavır.
SUSTURMA SİYASETİ YAPIYORLAR
MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı: Medyanın susması isteniyor. Bunun seçim öncesinde yapılması manidar. Bir medya organı suç işlemiyorsa kapatılamaz. Doğru değil. AKP, kendine muhalif olan herkesi susturmak istiyor. Herkesi bir şekilde suçlayarak bunu siyaset şekli haline getirdi.
KARANLIK BİR TÜRKİYE
HDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici: Antidemokratik bütün uygulamalar devreye sokulmak isteniyor. İnternet ve TV yayıncılığına sınırlama getireceksin! Demokrasi istiyorlardı. Sözde kalıyor. Yeni Türkiye gelişmiş bir hukuk devleti değil demek ki. AKP karanlık bir Türkiye istiyor. Oy için her şeyi yaparlar. Basına yasak da koyarlar. Gidişat iyi değil. Bunların uygulanması ahlaksızlıktır.
BOYUN EĞMEYİZ
CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar: Medya zaten baskı altında ve otokontrol sistemiyle yürüyor. Medyanın birçoğu iktidarın dışında haber yapamaz durumda. Bu gidiş tehlikeli ve tam bir dikta gidişidir. Buna Türkiye boyun eğmez. Erdoğan, muhalifi olan herkesi susturma çabasına girdi.
AMAÇ SESİMİZİ KESMEK
MHP Milletvekili Mehmet Günal: Ortada bir karar olmadan, bir idare mahkemesi karar vermeden, RTÜK kararı olmadan bu uygulanamaz. Savcı, seçim döneminde yayın işlerine karışamaz. Bu muhalefeti susturmaya yönelik. Tek adam diktatörlüğü uygulanıyor. Oyları eriyor ve medya kanalıyla muhalefetin sesini kesmeye çalışıyorlar. Medyayı baskılamaya yönelik antidemokratik çalışmalar.
ISMARLAMA TALEP
İzmir Bağımsız Milletvekili İlhan İşbilen: Savcının isteği ısmarlama talep. Hangi demokratik ülkede, bir savcı yetkisi ve alakası olmayan yürütme organlarına emir verecek? Verdi ve bizde de oldu. Anayasa’yı, ifade özgürlüğünü, basın yayın özgürlüğünü, muhalefeti böylece yok saymıştır. Türk medyasını ‘terör yayını’ görmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni kabile devleti görmekle eşdeğerdir.
ANAYASAL SUÇTUR
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu: Evrensel insan hakları ile Türkiye’de Anayasa ve yasalar yönünden hak ihlali doğurabilecek bir uygulama. İktidar güdümünde olmayan hür basın böyle bir uygulamayla karşı karşıya. Seçimlerin serbest yapılmasını, sandık hürriyetini ve seçmenlerin haber alma hürriyetini engelliyor. Anayasal suçtur.
DEMOKRASİNİN SIFIRLANDIĞI NOKTAYA GELDİK
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, hukuksuz talimatın kabul edilemeyeceğini vurguladı. İktidarın muhalif basını yok ederek diğer siyasi partilerin sesini kısmak istediğini belirten Destici, ‘demokrasinin sıfırlandığını’ anlattı. BBP lideri, şunları kaydetti: “Bu, hukukun hangi noktaya geldiğinin göstergesidir. Özgür basın, hukukun eliyle susturulmaya çalışılmaktadır. Muhalif basın yok edilmeye çalışılıyor. Bu, demokrasinin olduğu ülkelerde akla gelmeyecek bir uygulamadır. Medyanın bağımsızlığına gölge düşürülmemesi lazım. Medya, bu ülkede milletin sesi ve soluğudur. Basının özgürce yayın yapmasının önünün açılması gerekir. Ama maalesef, Türkiye’deki iktidar basın özgürlüğünü hiçe saymaktadır. Anayasayı askıya alacak yok sayacak uygulamalar içindedir. Tarafsız basını susturmak demek, aslında bu seçimler esnasında muhalefetin sesini kesmek demektir. Özgür medya olmadığı zaman, muhalifler seslerini nasıl duyuracak? TRT, bize bir dakika bile yer vermemektedir. Adeta iktidarın televizyonu haline dönüşmüştür. Seçime 20 gün kaldı. Biz inanıyoruz ki, milletimiz bunu görecek. Bütün bir basını susturmaya ve el koymaya kalkarsanız, bu sözün de demokrasinin de sıfırlandığı noktaya geldiğinin nişanesidir.”
SAVCI SUÇ İŞLEDİ, HAKKINDA İŞLEM YAPILMALI
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise savcının talimatını ‘akıl ötesi’ olarak yorumladı. Yargının iflas ettiğini belirten Tanrıkulu, savcının suç işlediğini vurguladı. Vatandaşın haber alma hakkının engellendiğinin altını çizen Tanrıkulu, “Bu durum gazete yasaklamak, televizyon ve radyo kapatmaktan daha öte bir şey. Gazete kapatmak, yayın durdurmak zaten hukuka aykırı ama bunlar daha ötesini yapıyor. Ulaştırma Bakanlığı’na yazı yazılması, ‘bunlara bu hizmeti verme demesi’, hukukun, yargının iflas etmesi demek. Tam bir faşizm durumu var. Yargı hiçbir dönem bu kadar çok ayaklar altına alınmamıştı. Savcının yaptığı kesin bir suçtur, görevi kötüye kullanma suçudur. İlgili basın savcısının bu savcı hakkında işlem yapması, HSYK’nın işlem yapması lazım.” dedi.
KAYBEDECEKLERİNİ ANLADILAR, DAHA DA HIRÇINLAŞACAKLAR
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Halaçoğlu da skandal talimata tepkiliydi. İktidarın kendilerinden olmayan tüm medya organlarına ceza yağdırarak susturmak istediğini anlattı. TRT’nin hükümet kanalı gibi çalıştığını kaydeden Halaçoğlu, yaşananların diktatörlükten bazı örnekler olduğunu ifade etti. MHP’li Halaçoğlu, şunları söyledi: “Baktılar ki ellerinden bir şey gelmiyor, medyayı hedef almaya başladılar. Bu saatten sonra her şeyi yapabilirler. Bu baskılar, uzun zamandır uygulanıyor. Bütün devlet imkânlarını iktidar partisi için kullanıyorlar. Devletin araçlarını kullanıyorlar. Zaten TRT sadece hükümet için çalışıyor. Seçimlerde kaybedeceklerini görünce büyük bir tedirginlik oluştu. Haliyle kendi lehlerine nasıl çevirebilirler, düşüncesiyle böyle bir tutum sergiliyorlar. Ama hiçbir faydası olmayacak, kaybedecekler. Diktatörlerin örneklerini sergilemeye başladılar. Önümüzdeki günlerde farklı uygulamalara girişecekler. Kamuoyu yoklamaları, sürecin aleyhlerine işlediklerini gösteriyor. Derinleştikçe daha da hırçınlaşacaklar.”
MÜDAHALE, SEÇİM HAKKININ İHLALİDİR
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, talimatı veren savcıyı eleştirdi. İktidarın önce yolsuzlukları örtmek, ardından da muhalifleri susturmak için savcıları kullandığını anlattı. Talimatın, seçim öncesi siyasi partilerin propaganda hakkını engellemek için verildiğini söyledi. CHP’li Tezcan, şu görüşü dile getirdi: “Savcıları önce yolsuzlukta kullandılar şimdi de AKP propagandasını artırmak için kullanıyorlar. Bu müdahale, siyasi partilerin seçimde özgürce propaganda yapma hakkına müdahaledir. Bununla ilgili her türlü müracaatı yaparız. YSK’nın bu tip müdahalelere ‘dur’ diyecek önlemler alması lazım. Parti devleti uygulamalarının vahim bir tekrarıdır bu. Savcılar, AKP iktidarının devamı için bir ortam yaratmaktadırlar. Yaptıklarından sorumlu olurlar. Böyle bir müdahale, serbest seçim hakkının ihlalidir, basın özgürlüğü hakkının ihlalidir, açıkça anayasal bir suçtur. Normal demokrasilerde iktidarlar, gider, tekrar gelir siyasi partiler. Ama böyle arkasında kirli ilişkiler olan ve gittikten sonra hesap vermekten korkan iktidarlar, iktidarda kalmak için bütün zorbalık yöntemlerini kullanırlar. Yaşadığımız şey, bu. AKP iktidardan düşeceğini anladı.”
DARBENİN SON AYAĞI
Akademisyen Yazar Prof. Dr. Mehmet Altan: 17-25 Aralık sürecinde ortaya çıkan hırsızlıkların üstünü örtmek, yok saymak için girişilen sivil darbenin son ayağı bu. AKP çıldırmış görünüyor. AKP’li olmayan, partinin propagandasını yapmayan, biat etmeyen herkesi yok etmek, susturmak için yapılan bir halin yeni bir aşaması bu.
Türkiye’nin çok büyük kısmının bu kanalları seyrettiğinin farkındalar. Kendi gazeteleri satmıyor, itibarları yok. Bir sivil darbenin çıldıra çıldıra bu noktaya gelmiş olmasıdır durum. Bu çıldırma arttıkça gayrimeşru iktidarlarının ortadan kalkmasının süreci daha da kısalıyor.
SİSİ’NİN MISIR’INDAN FARKINIZ KALMAZ
Gazeteci Derya Sazak: Skandal olur. Demokrasilerde kabul edilemez. Savcı kendi iddianamesinden hareketle yayınların engellenmesini istiyor. Gizli kararlara dayanarak ülkenin demokratik standardını aşağı çekecek ve basın özgürlüğünü kaldıracak önlemler alınamaz. Sonucu belli olmayan yargılama sürecinde kamuoyunun serbestçe oluşmasını engellerseniz o zaman Sisi’nin Mısır’ından farkınız kalmaz. Bunlar tehlikeli göstergeler.
AP: ÇOK TEHLİKELİ ANLAYIŞ
AP Yeşiller Grubu Eş Başkanı Rebecca Harms: Şoke oldum. Türkiye’den yine çok kötü haberler geldi. Savcı 'hala hükümeti eleştirmeye cüret eden’ basına karşı harekete geçti ve susturulmalarını talep etti. Suç olarak nitelendirilen ‘paralel basın’ birçok gazetecinin hapsedilmesi için kullanılan iddia. Siyaset kaynaklı bu çok tehlikeli adalet anlayışına son verilmesi için Türk hükümetine çağrı yapıyorum. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’ndan da basın hürriyeti ihlallerinin araştırılmasını talep ediyorum. Basının susturulması ‘hür ve adil seçimlerin’ yapılmasına karşı bir tutum olacaktır.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol