Türkiye gazetesi yazarından çok konuşulacak liste

Türkiye gazetesi yazarından çok konuşulacak liste
Güncelleme:

Türkiye yazarı Fuat Uğur, Ak Parti içinde 'gizli hayırcılar' diye nitelediği isimleri yazdı. Listede sadece gazeteciler değil, Bakanlar bile var. Hatta ve hatta Ahmet Davutoğlu bile üstü kapalı şekilde yeralıyor.

16 Nisan referandumuna günler kala, AK Parti Hükümeti'ne yakınlığıyla bilinen medyadaki tartışmalar da artıyor. Hükümete yakın Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur bugünkü “’Evet’çi olup ‘Hayır’ın değirmenine su taşımak” başlıklı yazısında isim isim AK Parti içerisindeki “gizli hayırcıları” yazdı.

Uğur yazısında şu ifadeleri kullandı:

“’Evet’ cephesindeymiş gibi görünüp “Hayır” cephesinin değirmenine su taşıyanlar, yavaş yavaş kendilerini belli ediyorlar artık.
Üstelik onların arasında sadece gazeteci ve yazarlar yok.
Ak Parti’nin nüvesini oluşturduğunu biteviye tekrarlayan bu ekibin aslında kimlerle bağlantılı olduklarını bu köşeyi okuyanlar bilir.
Şimdi olan bitene bakalım:
1- CHP'nin "Bizim derdimiz Erdoğan değil. Bu sistemle bir diktatör gelip her istediğini yapar" lafına Ak Parti’nin rantını yemiş bu elemanlar balıklama atlamış durumda. Biri milletvekili ve yazar örneğin. Sanki CHP’lilerin iddialarına yanıt verir gibi yaparak halkın kafasında kaygı uyandırmayı hedefliyor ve onları en hassas noktalarından vuruyor:
“Ya iktidar Ak Parti’den giderse, CHP-HDP ittifakı iktidar olursa, başörtüsü zulmü tekrar gelirse, hatta ezan ve Kur’an geçmişte olduğu gibi yasaklanırsa…”
Kötü niyeti buram buram tütüyor satırlardan.
Son yıllarda yaptığı “hata”lar için Erdoğan’dan affedilmeyi bekleyen bir başkasının yönettiği gazetede yazan hanımefendi ise “Düşünmeden oy verirsem evet derim ama düşünürsem hayır” diyerek bu kampanyaya destek veriyor. Ekibin diğer yazarı bir “Abi” de Ak Parti’de “Evet” için gönüllerin rahat olmadığını işlemekte ve çarpıtmalara takla attırmakta alttan alta.
Daha pek çok var onlardan. Ama bu ekibin asıl hedefi, halkı Erdoğan sonrası ya da Erdoğansız bir ihtimale karşı korkutarak onların sandığa gitmelerini engellemek ya da en azından heveslerini kırmak.”

"AK PARTİ TEŞKİLATLARI REHAVET İÇİNDE"

Yazısında AK Parti teşkilatlarının rehavet içinde olduğunu yazan Uğur “Anadolu illerinde, özellikle AK Parti’nin güçlü olduğu illerde FETÖ’cüler ve Akşener’ciler kahve kahve dolaşıp anayasa taslağını tahrif ederek anlatıyorlar. Özellikle Hoca ekibinin etkili olduğu iller tam kış uykusunda.” diye yazdı.

“Belediyelerin tuhaf çalışmalarını unutmayalım” diyen Türkiye yazarı Uğur yazısını şöyle sürdürdü:

“Misal İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hiç gündemde yokken “Belgrad ormanının ortasından geçen dekovil hattını açacağız” diye ortaya çıkıp çevrecileri ayaklandırmayı marifet sayıyor. Maçka parkının içine çıkacak metro istasyonunun yerini değiştirmemekteki inatları ise akıllara ziyan. Zaten bu mesele koruma kurulunda ele alındı ve metro çıkışının Maçka parkından verilmesinin önüne geçildi. Hadi buyurun.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in geçen ay yaptığı açıklama bir başka misal. Durup dururken sokaktaki çiğ süt satışının yasaklandığını, vatandaşların artık çiğ süte “ari çiftlik”lerden ve işletmelerden, marketlerden ulaşabileceğini açıkladı. Düşünün, sokak ve köy sütçüsünden süt alıp ev yoğurdu yapan milyonlarca tüketici ve yine bir milyondan fazla küçük süt üreticisinin hâlini. Bu konuyu ele alıp eleştirince de Bakan Çelik “Yanlış anlaşıldık, sokakta süt satışını yasaklamıyoruz, 10 süt hayvanını besleyen küçük üreticiler için de hiçbir uygulamamız yok” diye açıklama yaptı. Peki, iyi oldu mu bu şimdi? Neye hizmet etti?
Ve şimdi de Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tam referandum öncesinde lokanta ve kafelerin önündeki sigara içilen açık alanların da sigara içmeye yasaklanacağını açıkladı. Buna kendi ayağına sıkmak denir. Sigara içen müşteri lokantaya ya da kafeye gitmediğinde olacakları düşünelim. Zararla birlikte gelen çözüm belli: İşçi çıkarma. Türkiye’de 130 bin bu türden iş yeri var. Her birinde 5 kişi çalışsa 650 bin kişi. Aileleriyle birlikte hesaplayıp çıkan nüfusu bulun. Sanki kasıtlı yapılıyor.
Kibirli bürokrasi ise her zamankinden daha faal.
Bu arada söyleyeyim, ben sigara kullanmıyorum.
FETÖ operasyonları sürüyor ama bir başka gerçek daha var ve giderek rahatsız edici hâl almaya başladı. Hâlâ kritik pozisyonlarda göreve devam eden kripto FETÖ mensupları masum insanları ihraç ediyorlar. Bu sayı çok fazla değil ama birkaç gerçek masumun varlığı örnek gösterilip mağdurların sayısının çok yüksek olduğu algısı pompalanıyor. Amaç akrabalar ve eş dostlarıyla birlikte küskünler ordusu oluşturmak. Buna bir de kripto FETÖ yöneticilerin solcuları ihraç ederek hayırcı potansiyeli konsolide etmelerini de ekleyin ve nasıl bir hain plan içinde olduklarını anlayın.
Ak Parti’nin çeşitli kademelerdeki yöneticilerinin abuk subuk laflarını da unutmayalım. Sanki bugünleri beklemişler gibi peş peşe patlatıyorlar bombaları.
Sonuç:
Öte yandan karanlık odaklar da harekete geçti. Müjdat Gezen’in tiyatro okulu kundaklanırken, diğer yandan Cem Küçük gibi mücadeleci ve sembol bir gazetecinin evine silahlı saldırı düzenleniyor. Amaç insanları korkutup “Acaba eski terör günlerine mi dönüyoruz” algısına hizmet etmek.
Bu hâl ve şerait altında artık hataya tahammül yok. Ak Parti ve hükûmet içinde bulunduğu rehavetten bir an önce kurtulmalı, tüm sorumluluğu ve yükü yine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın üzerine yıkmak yerine harıl harıl çalışmaya başlamalı.”