Taha Akyol, örgütün bilinmeyenini yazdı

Taha Akyol, örgütün bilinmeyenini yazdı
Güncelleme:

Hürriyet yazarı Taha Akyol, IŞİD terör örgütü ile bilinmeyenleri yazdı, uyarılarda bulundu :

IŞİD nedir?

IŞİD yanlısı birkaç yüz kişi İstanbul Ömerli’de bayram günü toplanmışlar, özel imamlarının ardında namaz kılmışlar, “cihad eden mücahitlerin atışlarını isabet ettir” diye Allah’a dua etmişler!

Tek başına küçük, önemsiz bir olay... Fakat Suriye ve Irak’taki katliamlarını, bankalarda el koyduğu 2 milyar doları, yıktığı Şii camilerini dikkate aldığımızda IŞİD’i önemsememek mümkün mü? Aksine, bu çağda bunlar niye oluyor diye, döne döne düşünmek gerekir.
‘Düşünmek’ için hareket noktası şu soru olsa gerek: Terör örgütü IŞİD ya da yeni adıyla İD, toplumsal hastalıkları yansıtan bir “sorun” mudur?.. Yoksa, emperyalistlerin İslam’ı kötülemek için sahneye sürdükleri bir “proje” mi?

SORUN MU, PROJE Mİ?

IŞİD’e “sorun” diye bakarsak, mutaassıp, vahşi hareketlerin neden Ortadoğu’dan Afganistan’a, Pakistan’a kadar Müslüman toplumlarda ortaya çıktığını düşünmek ve bilimsel metotlarla araştırmak gerekecektir.
IŞİD’e “proje” diye bakarsak, yapılacak şey “emperyalizmle mücadele”dir. İslamcı internet sitelerinde ve bazı köşe yazılarında, IŞİD’in vahşetleri kınanırken onun bir “proje” olduğu söyleniyor:
“IŞİD, ‘İslam’dan ve İslam Devletinden nefret ettirme projesi’ olarak geliştirilip palazlandırılmış. İslam’ı terör olarak göstermek için küresel güçler tarafından sahaya sürülmüş ve ön verilmiş. Onların kirli emellerine hizmet etmekte...
Emperyalistler, İslam coğrafyasını Müslümanlara parçalatıyorlar.” (Faruk Köse, Yeni Akit, 6 Temmuz 2014)
IŞİD’e karşı böylesine kararlı tavır alınması elbette çok iyi, fakat...

ORTAÇAĞ SORUNU

Düşünmek gerekmez mi, Müslümanlar neden bu kadar kolayca emperyalizmin oyununa geliyorlar?! Emperyalistlerin kolayca kullandığı toplumsal hastalıklar neden Müslüman toplumlarda hâlâ fazlasıyla mevcut?!
Bunun cevabı, “İslam ortaçağı” kavramındadır!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iki yıl önce, 16 Ağustos 2012’de Mekke’de İİT zirvesinde yaptığı konuşmada, mezhep çatışması ve şiddetin Müslümanları “Ortaçağ karanlığına” götüreceğini söyleyerek tarihi bir uyarıda bulunmuştu. Yaşanmakta olan budur!
IŞİD’in propaganda filmini TV’lerde gördüm. Elleri bağlanıp yere yatırılarak öldürülen insanlar, yıkılan türbeler, camiler... Bir tek “cariye” denilerek tecavüz ettikleri kızcağızları koymamışlar!
Ortaçağ’dan tek fark, ellerindeki silahlar ve buldozerler!

YENİDEN DÜŞÜNMEK

Recm, cariye, Hıristiyanlara ikinci sınıf  “zimmi” statüsü, tekfir ve katl... Taliban ve IŞİD bunları nereden çıkarıyor? Eski fıkıh kitaplarından... Batı Ortaçağı’nda çok daha şiddetlileri vardı, diri diri yakmak gibi... Bugün Ortaçağ tarihlerinde okunup geçilir. Ortadoğu’da ise yaşanıyor! İşte temel sorun budur.
Pakistanlı büyük düşünür ve şair Muhammet İkbal’in “İslam’da Dinî Düşüncenin Yeniden Teşekkülü” dediği büyük beyin cehdini İslamcı aydınlar geliştirmediği için, hâlâ Talibanların ve IŞİD’lerin yetiştiği eski medreselerde “Ortaçağ” okutuluyor. İbni Sina ve Farabi’leri tekfir edenlerin görüşleri ezberletiliyor. Düşüncenin yeniden teşekkülü deyince, yaşayan en büyük hadis âlimi Prof. Mehmet Hatiboğlu hocamızın bütün eserlerini önemle tavsiye ederim. (Otto Yayınları)
Türkiye iki yüzyıllık modernleşme geçmişine sahiptir, bu yönde çok mesafe almıştır fakat Ortadoğu kültürünün sıkıntılarını biz de yaşıyoruz. Bunları aşmamız için “düşüncenin yenilenmesi” konusunda İslamcı yazarlara büyük manevi sorumluluk düşünüyor. Bu kadar siyasi kavga fazla değil mi? Biraz da “sorun”u düşünmek, araştırmak, düşünceler geliştirmek gerekmiyor mu?