Tuna : Tasfiye edilecek yazarlar listesi güncellendi

Tuna : Tasfiye edilecek yazarlar listesi güncellendi
Güncelleme:

Yeni Şafak yazarı Tuna bugünkü köşesinde konuya Hürriyet'teki tasfiye olayından girdi, Ahmet Hakan Çoşkun ve Ertuğrul Özkök'e yüklendi. Sonra da Zaman GYY'si Dumanlı'ya göndermelerde bulundu.

Tasfiye edilecek yazarlar listesi güncellendi

'Aydın Doğan'ın eline tasfiye edilecek gazeteci listesi verildi' heyulası kopunca, Ahmet Hakan mutat olduğu üzre patronunun yanına seğirtir.

Ne mi sorar?

Şunu: 'Güya Başbakan Tayyip Erdoğan, size bir 'tasfiye listesi' vermiş ve 'listede adı geçen yazarların işine son ver' demiş... Bu işin aslı astarı var mı?..'

Cevap mı?

Şudur: 'Başbakan Erdoğan, iktidara geldiği günden bu yana bana 'şu yazarı at' ya da 'bu yazara yazdırma' gibi bir telkinde bulunmadı. Böyle bir durumla karşılaşmadım...'

Sene 2009'dur.

Lakin mahut heyula bitmemiştir, bitmeyecektir.

Mesela, 2011'de yine gündeme gelmiş, bir televizyon kanalında (Habertürk'te, Ahmet Tezcan ve Doğan Satmış'ın vaktiyle yaptığı programda) 'tasfiye edilecek gazeteciler listesi' hakkında sorulan bir soruya şu cevabı vermiştim: 'Muhafazakar bilinen gazetecilerin, bu tür listelerden söz eden yazı yazmalarını doğru bulmuyorum. Darbe dönemlerine, parti kapatmalarına feryat edenlerin, tasfiye gibi bir kelimeyi ağızlarına alması doğru değildir. Zaten Bekir Coşkun, Yılmaz Özdil gibi isimleri ancak okur tasfiye eder...'

Söz konusu programda, 'Bu tür yazıları Ekrem Dumanlı da yazdı...' diye isim de belirtilince, 'yanlış yapıyor' şeklinde karşılık vermiştim.

'Yandaş' tesmiye edilen medyada, Dumanlı'ya gözünün üstünde kaşın var denilemediği yıllardı.

O vakitler, 'yandaş medya'nın amiral gemisi mesabesindeki gazetenin genel yayın yönetmeniydi ve 'yandaş' diyenin alnına anında 'Ergenekoncu' yaftası yapıştıracak kadar da cevvaldi.

Demem o ki bugünlerde, 'yatacak yerin yok senin yandaş medya' demesine bakmayın.

Daha dün büyük bir iştiyakla tasfiye edilecek gazetecilerden bahsediyordu şimdi kalkmış basın özgürlüğünden falan dem vuruyor.

Evet, ben yine aynı yerdeyim: Yazarları ancak okurlar tasfiye eder.

Gelgelelim, kimi yazarlar da kendi kendilerini tasfiye ederler / ediyorlar.

Değişik bir tavsiye türüdür bu!

Ertuğrul Özkök gibi belki yüklü miktarda maaş almaya devam ediyorlar ama artık varlıklarıyla yoklukları birdir.

Eskiden 'elemanın' herhangi bir yazısından 40 yazar yağ çıkarırdı, şimdi Erdoğan'a 'Sisi'yi darbeci ilan eden' diyerek 40 yazara 40 yıl yetecek malzeme sunuyor da kimsecikler dönüp bakmıyor

Böyle giderse Dumanlı'nın akıbeti de 'eleman' gibi olacak. Yani, benden başka 'seveni' kalmayacak, benden söylemesi.

Bu kadar 'kıvraklığın' sonu bu çünkü!

Geçtiğimiz Şubat ayında Erdoğan'ı eleştirmek için 'Adınız Sisi'nin yanına yazılacak' demişti, birkaç gün evvel de 'Sisi de 'Çılgın Proje' açıkladı' manşetiyle Sisi'ye selam çaktı.

Rezillik yeterince elvermemiş gibi 'Sisi sandıktan zaferle çıktı. Ne yapabilirsin şimdi?' diyebildi.

Ergenekon soruşturması döneminde, yani, Genelkurmay Başkanının silahlı terör örgütü kurmak iddiasıyla müebbet cezaya mahkum edildiği dönemde herhangi bir yazar bunları söyleseydi askeri darbe yapmaya teşvik ediyor diyeceği muhakkaktı.

Bir de, dünkü yazsında üsluptan bahsediyor.

Ey mübarek insan evladı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na Yezid diyen kimdi?

Uzun lafın kısası, kimi yazarlar yazdıkça kendi kendilerini öyle iptizale uğratırlar ki kimseciklerin onları tasfiye etmesine gerek yoktur.

Üslupları da olmadığı için (maaşlarını bildiğimiz veya bilemediğimiz yeteneklerinden ötürü almaya devam etseler de) okur nezdinde yok hükmündedirler.

Mesela, bir Nihat Genç asla öyle değildir; bir üslubu bir, duruşu olan adamdır.

Birçok konuda fikirlerimiz taban tabana zıt olsa da bu hakkını her zaman teslim ederim.

CHP'nin yayın organı 'Halk TV'ye varlığıyla değer katıyordu. Halk TV'nin bütün programlarını toplasan Nihat Genç'in tırnağı bile etmezdi.

Kovdular!

Üstelik 'rating' gibi kimsenin inanmayacağı oldukça komik bir gerekçeyle.

Niye peki?

Niye olacak, 30 Mart seçiminde 'Sarıgül'lerine, cumhurbaşkanlığı seçiminde de 'çatı adaylarına' karşı çıktı diye. En önemlisi de 'paralel yapı'ya yapılan operasyonlara destek verdi diye. (CHP için bu affedilmez bir suçtu.)

Geldiği yere kimsenin şefaatiyle gelmediği için Nihat Genç gibi yazarları kimse tasfiye edemez.

O değil de, çok enteresan bir parti şu CHP.

'Yolsuzluk' üzerinden kurduğu seçim kampanyasında 'yolsuzluk' iddiasıyla partilerinden ihraç ettikleri Sarıgül'ü aday gösterdiler.

'Yurtseverleri tutukluyorlar' diye yeri göğü inleterek Ergenekon soruşturmasına karşı çıktılar; paralel yapıya operasyon yapılınca da, Ergenekon soruşturmasını yürüten ne kadar polis ne kadar savcı varsa hepsine birden 'avukat' kesildiler.

Ellerinde sıklıkla kullandıkları bir tek 'basın özgürlüğü' malzemesi kalmıştı.

Onu da, sahibi oldukları kıytırık televizyonlardan Nihat Genç ve Hulki Cevizoğlu'nu kovarak tükettiler.

Aziz Nesin demişti galiba, 'Eşek yerse bilmediği otu ağrır başı.'

CHP'ye 'maklube' yedirmeyecektiniz.

Baksanıza koskoca parti gözlerimizin önünde tükeniyor!