küçükkaya :''Medyada Erdoğan’ı Kızdırmayalım Korkusu Hâkim''

küçükkaya :''Medyada Erdoğan’ı Kızdırmayalım Korkusu Hâkim''
Güncelleme:

Cumhuriyet gazetesinden Demet Yalçın, Fox TV’de ilgiyle izlenen Çalar Saat’in sunucusu İsmail Küçükkaya ile konuştu.

Son yıllarda ‘işsiz kalırım’ korkusuyla gazetecilerin gerçek habercilik yapamadığına dikkat çeken İsmail Küçükkaya, kendisinin de Akşam Gazetesi’nin genel yayın yönetmeniyken isteği dışında görevden alındığına dikkat çekti. Küçükkaya, “Benimle birlikte pek çok muhabir arkadaşım da işsiz kaldı. Kalanlar da işini kaybetmemek için soru sormaya korkuyor. Çünkü büyük bir baskı altındalar” diye konuştu.

- Aynı haberin bu kadar farklı bakış açılarıyla verildiği bir başka dönem olmadı. İnsanlar gerçek haberi nasıl ayırt edecek?

İsmail Küçükkaya: Türkiye’de şu anda zihinsel bir ikiye yarılma var. Bir olay yaşıyoruz ve taban tabana zıt iki farklı yorumla karşılaşıyoruz. Her olayda medya iki farklı yorum sunuyor bize. Gerçeğe ihtiyacımız var. Gazeteciler de ikiye yarılmış bu fotoğraf içinde propagandist olmuşlar. Gerçek görevlerini yerine getirmiyorlar. Biz bu mesleği yaptığımız için başımıza çok şey gelebilir ama utanacak bir hayatı yaşamamalıyız. En doğru biçimde mesleğimizi yapmalıyız sadece.



‘İlk işsiz kalanlardanım’

- Medyada hükümet baskısı yüzünden neredeyse her gün bir gazeteci işini kaybediyor. Siz de bir dönem işsizlik yaşadınız. Fox’a girişiniz nasıl oldu?


İ.K: Bazen bedel ödeyeceğiz. Bazen işsiz kalacağız ama mesleğimiz eninde sonunda bize sahip çıkacak. Ben işimi bir kere kaybettim. 5 yıl yönettiğim ve 10 yıl çalıştığım Akşam gazetesinden kendi iradem dışında ayrılmak durumunda kaldım. Bana genel yayın yönetmenliğinden ayrılmam ama oldukça parlak koşullarda yazı yazmam ve SKY’da program yapmam teklif edildi. Fakat kabul etmedim. Yüzde yüz güvendikleri birini aramaya başladı iktidar ve ben de tercihlerine saygı duyup ayrıldım. Daha sonra yurtdışına gittim. İki üç ayın sonunda böyle bir teklif aldım. Belki de bu teklif bana gelmeseydi yıllarca işsiz kalabilirdim. Buradan sizin vasıtanızla Fox Haber’in başındaki Doğan Şentürk’e çok teşekkür ederim. Mesleğimizin nefes alması ve yaşaması için çok önemli bir kanal orası.

- Peki, medyada şu an Erdoğan’a yönelik sistem nasıl işliyor?

İ.K: Gazeteler Erdoğan’ı kızdırmayalım diye düşününce, birinci sayfaların başlıklarında ve seçtikleri haberlerde içeriği boşaltıyorlar. Bu yaklaşım sonucunda da birinci sayfalarda hiçbir şekilde Erdoğan’ı kızdırmama yaklaşımı hâkim oldu. Öyle bir sunuyorlar ki haberi, bu durum haberin içeriği, başlığı, fotoğrafı ve hatta karikatürüyle bile oynamaya kadar vardı.

- Bu söylediğiniz gazeteler için gerekli; peki, haber kanalları nasıl bir tavır sergiliyor?

İ.K: Haber kanalları da son bir buçuk yıldır aynısını yapıyor. Programlarda seçilen konuklar, verilen haberler, yorumlar da Erdoğan’ın tepki gösterdiği isimleri, onun kızdığı gazetecileri ve haberleri göstermeme çabasında.



Halk gerçeğin farkında

- Böyle bir ortamda halk gerçek bilgiye nasıl ulaşacak?


İ.K: Doğrusu böyle bir komposizyonun içinde halk gerçeğe ulaşamıyor ama halk haberin saklandığının da farkında... Bu yaşanan tablo halkın temel tercihlerini değiştirmeye başladı. Bunun için bağımsız medya mecraları öne çıktı.



Muhabirin hakkı verilmeli

- Programınızda, manşetleri aktarırken özel haber yapan muhabirlerin adlarını tek tek telaffuz ediyorsunuz. Bunu yapmanızdaki asıl sebep, sorgulayıcı haberciliği desteklemek mi?


İ.K: Bizim mesleğimizin can damarı muhabirliktir. Çünkü muhabir haber getirir ve muhabir gazetecilikten başka bir şey yapmaz. Bu yüzden ben televizyonda ilk günden beri şunu söyledim: Hangi gazete haber veriyorsa ben onu duyururum. Mesela ben size Cumhuriyet’ten birçok isim sayabilirim... Aykut Küçükkaya, muhabir gibi çalışan Çiğdem Toker, Utku Çakırözer ve Mustafa Balbay da buna dahil... Yani haber yapana hakkının verilmesinden yanayım.

- Peki çıkış yolu ne olmalı?

İ.K: Toplumların kendi düşüncelerini ve kaygılarını ifade kanallarına ihtiyaçları var. Bu sebeple medyanın bir an önce suskunluğunu bozup gerçek anlamda habercilik yaparsa, halk gerçeğe ulaşıp doğru yoru bulacağı kanısındayım.



'Medya patronları Ankara'dan bir şey istememeli'

- Pekçok gazete ve televizyonlardaki gazetecilerin tarafsızlık konusundaki engelleri nedir?


İ.K: Medya patronlarının gazetecilik ve televizyonculuk dışında başka işi olmamalı. Dolayısıyla Ankara’ya gidip bir şey dilenmeyecekler ve hükümetler de onlardan bir şey istemeyecek. Ben dünya çapında bir medya grubunda çalışıyorum ve kurumumun başka da hiçbir işi gücü yok. Benden de istedikleri tek şey gerçek gazetecilik yapmam. Pek çok muhabir arkadaşım işsiz kaldı. Kalanlar da işini kaybetmemek için soru sormaya korkuyor. Çünkü büyük bir baskı altındalar. Türkiye’de gazeteciler soru soramıyor.



'İktidarı kızdırmayalım'

- Önceleri medya patronlarının gazeteciyi yönlendirme sorunları tartışılırdı. Şimdi ise iktidarın medyaya direkt karıştığını görüyoruz. Bu ortamda nasıl habercilik yapılır?


İ.K: Fotoğrafa baktığım zaman ilk defa bir iktidarın kendi medyasının olduğunu görüyorum. Ve bizler buna ilk kez tanık oluyoruz. Eskiden sermaye yapısından dolayı medya-patron ilişkileri ve onların yönlendirmeleri gibi bir sorunumuz vardı. Fakat şimdi iktidarın kendi medyası var ve muazzam bir propaganda mekanizması çalışıyor. Bununla birlikte merkez medya dediğimiz oluşumlarda da buna gazeteler ve haber kanalları da dahil.. Artık şöyle bir durum oluştu: “İktidarı Kızdırmayalım.” İktidarın da en güçlü figürü Recep Tayyip Erdoğan olduğu için Erdoğan’ı kızdırmayalım korkusu hâkim oldu.



Kadının rolü önemli

- Programınızda kadın haklarına sürekli vurgu yapmanızdaki amaç ne?


İ.K: Programımda hep söylüyorum, “Çalar Saat Türkiye’nin dayanışma platformudur. Özellikle de kadınlarla. “Ben Türkiye’nin özgürlüklerde son iki yıldır geriye gittiğini düşünüyorum ve bundan kaygı duyuyorum. Kadınlar toplumun yüzde 50’si olması gerekirken, toplumdaki rollerini gitgide kaybediyorlar. Meclis’te, sokakta, sosyal hayatta kadınların rolü azalmaya başladı. Dolayısıyla ben programımın felsefesini duyarlı kadınlar üzerine oturtturdum.

Kaynak: CUMHURİYET