Ünal Tanık:Bari Süleyman Şah'ta yaptığınızdan utanıp sesinizi kesin

Ünal Tanık:Bari Süleyman Şah'ta yaptığınızdan utanıp sesinizi kesin
Güncelleme:

Ünal Tanık:Bari Süleyman Şah'ta yaptığınızdan utanıp sesinizi kesin

Ünal Tanık:Bari Süleyman Şah'ta yaptığınızdan utanıp sesinizi kesin

 

''Bari Süleyman Şah'ta yaptığınızdan utanıp sesinizi kesin'' Rotahaber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık Suriye'deki Suleymanşah operasyonunu bu sözlerler eleştirdi. 

Gelin biraz daha geriye gidip Suriye konusunda hönkürdüğünüz günlere dönelim. Bugün biri Başbakanlık, öteki Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan iki isim, 2012'nin ilk aylarında ne diyordu? "Esad iki haftaya kalmaz devrilir" diyor, öteki de 3 saatte Şam'a girip Emevi Camii'nde Cuma namazı kılmaktan söz ediyordu.

Rotahaber, 28 Ocak ve 19 Şubat'ta Süleyman Şah Saygı Karakolu'nda bulunan Türk askerlerinin aylardır rehine konumunda olduğunu geniş kesimlere duyurduğunda, İçişleri Bakanlığı koltuğundaki isim ortaya atıldı. Bakan Efkan Ala, Dışişleri Bakanlığı'nın cevaplandırması gereken konuda ön alıp "rehin asker" iddialarını yalanladı.

Oysa Rotahaber'in deneyimli gazeteci Metehan Demir'e dayandırarak verdiği haberin kaynağı sağlam idi. Her yönü ile teyit edilmiş bilgiler idi. Efkan Ala, yalanlayınca biz habercilik anlayışımız gereği bu açıklamayı da sayfamıza taşıdık.

Bir taraftan da haberimizde yer alan, "Harekat masada" boyutunu da bildiğimiz için konuyu bu yönü ile de takip etmeyi sürdürdük.

21 Şubat Cumartasi gününün son saatlerinde, Mürşitpınar sınır kapısı bölgesinde askeri hareketlilik haberleri geldiğinde hiç şaşırmadık. Nitekim, Şanlıurfa'daki tugaya bağlı kara birlikleri, sınırı geçerek 30 kilometre içerideki Süleyman Şah türbesine ve bu türbeyi koruyan Saygı Karakolu'na doğru ilerledi.

İşte asıl garip ve şaşırtıcı olan ise bundan sonra yaşandı.

Dış politikada, İnönü döneminin 12 Adalar konusunda önüne sunulan imkanı geri tepmesi ile yaşanan hezimeti bir kenara bırakırsak (kaldı ki o dönem Türkiye kendine 'ben bu sınırları elimde tutayım' politikasını hedef seçtiği için hezimet bile sayılmayabilir) tarihin en büyük hezimetini AK Parti'nin "Ustalık Dönemi"nde yaşıyoruz.

Türkiye'nin sınırları dışındaki tek toprak parçası olan Süleyman Şah türbesi, boşaltıldı ve askerimiz tarafından bombalar yerleştirilerek havaya uçuruldu. Kendi toprağımız ve toprağımızın üzerindeki türbe ve karakol yerle bir edildi.

Gerekçe ne?

Burası IŞİD'in eline geçtiğinde kullanmasına engel olmak...

Bir savaşta geri çekilirken, stratejik öneme sahip köprü ya da benzeri şeylerin tahrip edildiği bilinir.

Demek ki bu harekat, Türkiye için bir geri çekilme operasyonu. Öncelikle bunun kabul edilmesi lazım.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Ortadoğu bataklığı"ndan söz ettiğinde kıyameti koparmışlardı.

Geri çekilmedeki gerekçeniz, IŞİD ile savaşa girmemek olduğu anlaşılıyor. Bu karar da doğru bulunabilir.

Ey gafiller! Ey Türkiye'ye bu hezimeti yaşatan nadanlar! Ey Türkiye'yi Ortadoğu'dan silmenin temel taşlarını döşeyip bunu zafer gibi millete yutturmaya çalışan utanmazlar!

Gelin biraz daha geriye gidip Suriye konusunda hönkürdüğünüz günlere dönelim. Bugün biri Başbakanlık, öteki Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan iki isim, 2012'nin ilk aylarında ne diyordu?

"Esad iki haftaya kalmaz devrilir" diyor, öteki de 3 saatte Şam'a girip Emevi Camii'nde Cuma namazı kılmaktan söz ediyordu.

YAZININ DEVAMI