Yargıtay Başkanı'ndan adli yıl açılışında tarihi uyarılar

Yargıtay Başkanı'ndan adli yıl açılışında tarihi uyarılar
Güncelleme:

Yargıtay Başkanı Ali Alkan, hükümete bağlı yargı oluşturma girişimlerine sert çıktı.

Adli yıl açılış töreninde konuşan Alkan, özellikle 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının ardından ivme kazanan, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını hedef alan söylem ve uygulamalar konusunda önemli uyarılarda bulundu. Alkan, hukuk devletinde bir davranışın karşılığının, kamu görevlilerinin keyfi tutumlarına göre görülemeyeceğinin altını çizerken, demokrasinin vazgeçilmez ilkesi olan kuvvetler ayrılığının temel amacını, ‘egemenliğin bir kimsede, bir zümrede toplanmasına izin verilmemesi’ olarak tanımladı. Yürütmenin etkisi altındaki bir yargının, keyfi ve hukuka aykırı işlemlere karşı özgürlükleri korumasız bırakacağına dikkat çekti. Ardından “Yürütmenin temsilcileri, yetkili soruşturma makamları tarafından verilmiş bir talimat olmadan yargıya polis operasyonu yapılabileceğini kamuoyu önünde açıklayabilmektedir.” siteminde bulundu. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Yargıtay kanunlarındaki değişiklikleri yargıya müdahale olarak değerlendiren Alkan, iktidar ve hükümete yakın\"\"medyanın HSYK seçimlerini etkilemeye yönelik çabalarını ise “Yargıyı isteğe göre dizayn etmek için yargı kurumları üzerinde baskı oluşturulması endişeyle karşılanmaktadır.” sözleriyle eleştirdi. Adalet Bakanlığı’nın yanı sıra ‘Yargıtay imamı’ iddiasını ispatlayamayan Mehmet Ali Şahin başta AKP kurmaylarının demeçlerine gönderme yaptı.

\"\"

    “Bir yasa önerisinin yüksek yargının yere indirileceği şeklinde sunulması, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına gölge düşürecek yakıştırmaların alenen yapılıp soruşturmacıya hukuka uygun tek bir delil sunulmaması, yapısal değişikliklerin kurumsal görüşler alınmadan gerçekleştirilmesi, yargıyı konuşmaya zorlayan uygulamalar değil midir?” diye sordu.

   Türkiye’nin bir yargıçlar devleti olma ihtimalinin yargının etkisizleştirildiği bir Türkiye ihtimali yanında pek zayıf olduğunu belirten Ali Alkan, yargının seçilmiş organları denetlemesinin vesayet olarak algılanamayacağının altını çizdi. Hakim ve savcıların siyasal düşüncelerini kararlarına yansıtamayacaklarını hatırlattı. HSYK seçimlerinde istenmeyen sonuç çıktığında yasal düzenlemeyle müdahale edilmesinin kabul edilemeyeceğini aktaran Alkan, meslek şeref ve onurunu hatırlattığı yargı mensuplarına şöyle seslendi: “Hiçbir makama, unvana ve göreve tamah ve tenezzül etmeyiniz. Görevinize müdahale ettirmeyiniz. Başınızı dik tutunuz.” Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının korunması konusunda herkese mesaj veren Yargıtay Başkanı Alkan’ın açıklamaları özetle şöyle:

HUKUKLA SINIRLANMAYAN YÖNETİM TEHDİTTİR

Tarih, hukukla sınırlanmamış bir yönetimin vatandaşları için büyük bir tehdit haline geldiğine pek çok defa tanıklık etmiştir. Hukukun bu sınırlayıcı işlevinin tek güvencesi kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığıdır. Denetim ve denge sisteminin en önemli sacayaklarından biri olan bağımsız yargı da, demokratik sistemlerde bireylerin hak ve özgürlüklerinin çoğunluğun tahakkümüne karşı en büyük güvencesidir. Yürütmenin etkisi altında olan bir yargının, keyfi ve hukuka aykırı eylem ve işlemlere karşı gerçek bir denetim ifa etmesi beklenemez. Böyle bir sistemde hiç kimsenin hak ve özgürlüklerinin koruma altında olduğu da söylenemez. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin temel amacı, egemenliğin bir kimsede, bir zümrede, bir erkte toplanmasına izin verilmemesidir. Kuvvetler ayrılığının tabii sonucu olarak yargı erkinin diğer erkler üzerinde denge ve denetleme görevini yerine getirebilmesi için bağımsız olması gerekmektedir.

GELİŞMELER YARGIYI KONUŞMAYA ZORLADI

Yargı bağımsızlığına müdahale niteliği taşıyan konularda, yargının susmasını ve sadece kararları ile konuşmasını beklemek, ancak demokrasiye, kuvvetler ayrılığına ve hukukun üstünlüğüne gerçek anlamda bağlılığın yaşandığı ortamlarda haklılık kazanabilir. Bir yasa önerisinin yüksek yargının yere indirileceği şeklinde sunulması, birkaç sene önce verilmiş bir Yargıtay kararının güncel bağlamda yakışıksız bir biçimde anılması, yargısal kararlarla kabul edilmiş olguların mevcut olmadığının ilan edilmesi, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına gölge düşürecek yakıştırmaların alenen yapılıp soruşturmacıya hukuka uygun tek bir delil sunulmaması yüksek yargı için öngörülen yapısal değişikliklerin kurumsal görüşler alınmadan gerçekleştirilmesi, yüksek yargıdaki muhtemel seçim süreçleri ve yüksek yargıçların seçime ilişkin özgür tercihleri önemsenmeden takvim öngören yasalar yapılması, Yargıtay’daki unvan ve görevler için yıllar içinde yerleşmiş ve kabul gören sürelerin müktesepler dikkate alınmadan ve hiçbir ihtiyaca dayanmadan değiştirilmesi, idari nitelikli takdire bağlı tasarruflara bile müdahale edilmesi gibi hususlar, yargıyı konuşmaya zorlayan uygulamalar değil midir?

YARGIÇLARIN  SİYASALLAŞTIRILMASI KABUL EDİLEMEZ

Hâkimler bu bireysel düşüncelerinin etkisiyle karar veremez ve siyasal düşüncelerini kararlarına yansıtamazlar. Hâkimlerin siyasallaşması, siyasallaştırılmak istenmesi veya siyasete konu yapılması, görevlerine yansıtmadıkları bireysel görüşlerinden dolayı ayrımcılığa tabi tutulması hukuk devletinde kabul edilemez. Hâkim ve savcılar, menfaat ve baskı gruplarından herhangi bir beklentiyle de karar veremezler. Yargının tarafsızlığının sağlanması öncelikle yargı görevini yerine getirenlerin sorumluluğundadır. Bununla birlikte yasama ve yürütme erklerinin temsilcileri de hakimlerin tarafsızlığı konusunda şüphe uyandırabilecek her türlü beyanattan kaçınmalıdırlar.

ÖZEL AMAÇLA ÇIKARILAN YASALAR ADELETE GÜVENİ SARSIYOR

‘Yasalar soyut ve genel olarak hazırlanır’ temel hukuk ilkesine karşın özel amaçla yasa çıkarma anlayışı, aynı yasalarda sık sık değişiklikler yapılması ve yasalar çıkarılırken anayasaya uygunluğu konusunda gerekli özenin gösterilmemesi adalete olan güveni sarsmakta, yargı ve yönetimde de tıkanmalara neden olmaktadır.

Özgür basın demokratik sistemin sigortasıdır

İfade özgürlüğünün bulunmadığı bir yerde demokratik süreçlerin işlemesi imkânsızdır. Siyasi iktidarlar, ulusal güvenlik, kamu düzeni gibi gerekçelerle bu hakkın kullanılmasını engelleme eğilimindedirler. Hâlbuki ifade özgürlüğü demokratik bir sistemde iktidarı denetlemenin en önemli araçlarından birisidir. Bu yönüyle özgür basının da varlığı başta olmak üzere aykırı düşüncelerin ifade edilmesi sağlıklı bir işleyiş için de sigorta niteliğindedir.

YARGI KARARLARININ YERİNE GETİRİLMESİ ZORUNLU

Yargının, seçilmiş organları denetlemesinin vesayet olarak algılanması doğru değildir. Vesayet, kendi görevini tam ve layıkıyla yerine getiremeyeceği düşünülen kişi veya kurumlara bir temsilci atanmasıdır. Hukuk devletinin olmazsa olmaz şartı yargısal denetim; yargısal denetimin olmazsa olmazı ise verilen yargı kararının gereklerinin yerine getirilmesidir. Başka bir deyişle, yargısal denetim sürecinde ve sonucunda verilen yargı kararları uygulanmadıkça, gerçek anlamda bir hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir. Yargı kararları, hukuka aykırılığın saptandığı birer belge olmaktan ibaret olmayıp uygulanmak için vardır ve uygulanması zorunludur.


HSYK seçimlerine müdahale kabul edilemez

“Son zamanlarda HSYK’da yapılan değişiklikler ile yargıya müdahale girişimleri, sorunları çözmekten çok artıracak niteliktedir. Yürütmenin bir kısım temsilcileri, yetkili soruşturma makamları tarafından verilmiş bir talimat olmadan yargıya polis operasyonu yapılabileceğini kamuoyu önünde açıklayabilmektedir. Yargıyı isteğe göre dizayn etmek için yargı kurumları üzerinde baskı oluşturulmak istenmesi, yargının kendi içerisinde yapacağı seçimlere ilişkin müdahale girişimleri endişeyle karşılanmaktadır. Yargının bağımsızlığı en başta yargı kurumlarının organizasyonlarında ve işleyişinde kendini gösterir. Yargının teşkilat yapısı ile yargısal alan; beklentilerle, ani gelişen olaylar üzerine, makul, meşru ve haklı gerekçe içermeden, tek taraflı olarak düzenlenebilecek bir alan olmamalıdır. Özellikle anayasayla yargıya tanınan demokratik seçim hakkının kullanılması sonucunda oluşacak temsile, yeni bir yasa değişikliği ile müdahale düşüncesi kabul edilemez.”

Yargı mensuplarına: Hiçbir makama tamah etmeyiniz

“Başta ilk derece mahkemelerinde görev yapanlar olmak üzere tüm meslektaşlarıma sesleniyorum. Hâkim ve savcı olmak, bizim için en büyük onur ve şeref kaynağıdır. Hiçbir makama, unvana ve göreve tamah ve tenezzül etmeyiniz. Yargının hepimizin bildiği iç sorunlarını kendi içinizde, kendiniz çözünüz. Görevinize ve temsilinize müdahale ettirmeyiniz. Bağımsızlık ve teminatınıza el uzatan hiçbir çözüme rıza göstermeyiniz, başınızı dik tutunuz.”