Yazar Ceren Kenar, Gazze'deki duruma ilişkin ezbez bozan yazı

Yazar Ceren Kenar, Gazze'deki duruma ilişkin ezbez bozan yazı
Güncelleme:

Türkiye Gazetesi yazarı Ceren Kenar, İran'ın Hamas'ı yok etmek için ciddi gayret içinde olduğunu ima etti, Gazze'deki gelişmelere farklı bir açıdan baktı.

2012 yılının Haziran ayında Kemal Hüseyin Ranaja Şam'daki evinde ölü bulundu. Ölü bedeninde uzun ve korkunç bir işkence töreninin izleri vardı. Ranaja, orta düzey bir Hamas komutanı ve yöneticisi idi.
2011 yılında başlayan isyandan sonra Hamas'ın Suriye'de kalan bir kaç üyesinden biriydi Ranaja. Hamas'ın muhaliflerden yana tavır almasıyla, Suriye Hamas için tehlikeli bir yer haline gelmeye başlamıştı. Suriye'yi yavaş yavaş terkeden Hamas'ın, Şam'da kalan bir kaç üyesinden biriydi Ranaja.
Suikastten hemen sonra bir Hamas yetkilisi açıklama yaptı. Suikastten sorumlu olanın olağan şüpheli İsrail olduğunu iddia etti.
Hikaye buradan sonra biraz ilginç hale geliyor. Hamas yetkilileri olayın araştırılacağını ve Ranaja'nın kanının yerde kalmayacağını belirtmişti. Hamas'ın suikast konusunda yaptığı incelemenin sonucu epey şaşırtıcı idi. Hamas Ranaja'nın bir “kaza” sonucu öldüğünü açıkladı. Hamas'ın ilk olarak suikastten ötürü sorumlu tuttuğu İsrail'i temize çıkarması değildi sadece tuhaf olan. Evi taranan, işkence izleri bedeninde olan Ranaja'nın bir “kaza” sonucu öldürüldüğünü açıklamaları ile ayyuka çıkacak soruları bile bile Hamas'ın bu dosyayı kapatmak zorunda olması da epey merak celbeciydi.
Ranaja bir kaza sonucu ölmemişti. Burası açıktı. Peki neden bu dosyayı örtüyordu Hamas?
Bir ihtimal örgüt içi bir infaz olmasıydı Ranaja suikastinin. Örgüt içi infazlarda genel olarak örgütün “olağan şüpheli” düşmanına atılır suç. Peki neden o zaman Hamas ilk açıklamasının arkasında durup, olayı İsrail'e yıkmak yerine, kaza diye geçiştirmiş ve İsrail'i temize çıkarmıştı?
Bu soruların cevaplarına ulaşacak izi aslında Suriye muhalefeti sağlamıştı. Suikastin hemen akabinde Suriye muhalefeti, bu suikastten Esad rejiminin sorumlu olduğunu iddia etmişti. Hamas'ın Suriye rejimi ile arasının limoni olduğu sır değildi. Ranaja'nın Hamas içindeki görevi ise Suriye muhalefetinin iddiasını güçlendirecek bir unsurdu.
Ranaja, Hamas'ın lojistik faaliyetlerinden sorumlu isimlerdendi. Silah kaçakçılığı bu anlamda iş tanımına giriyordu. Ranaja'nın Suriye muhalefetine, özellikle Müslüman Kardeşler ile ilintili gruplara silah sağladığı iddiası yabana atılmayacak bir ihtimaldi.
Hamas'ın iki kadim müteffiki İran ve Suriye ile yolları ayrılmıştı...
Hamas'ın Suriye muhalefetine destek vermesinin bir bedeli olacaktı. Bu bedel sadece İran'dan gelen askeri, siyasi ve maddi desteğin kesilmesi de değildi. Hamas, Gazze'de güçlenen bir rakiple karşı karşıya gelecekti.
İslami Cihad, Müslüman Kardeşler'in İsrail'e karşı tavrını yeterince radikal bulmayan bazı üyelerin ayrılması ile 1980'lerin sonunda kurulmuş bir örgüt. İran devrimi temel ilham kaynaklarından. Şam, Tahran, Beyrut ve Hartum'da ofisleri var. Örgütün finansmanı İran ve Suriye tarafından sağlanıyor. Örgüt hem Gazze'de, hem de Batı Şeria'da etkin. Örgütün dikkat çeken eylemleri arasında İsrail'de otobüs, alışveriş merkezleri, restoranları hedef alan ve sivillerin ölümleri ile sonuçlanan faaliyetler var. Bu eylemler, özellikle Arafat'ın parçası olduğu Oslo barış sürecini sabote etmek amacıyla 1990'larin ikinci yarısında yoğun olarak uygulandı.
İslami Cihad, 1990'larda Oslo Barış sürecini ve Arafat'ı sabote etmeyi amaçladı. Şimdi ise Gazze'de Hamas'ın altını oymaya çalışıyor.
İsrail ile ateşkes ilan edildiği dönemlerde Hamas'ın İslami Cihad üyelerininden bazılarını bu ateşkesleri bozma ve sabote etme ihtimaline karşı tutukladığı biliniyor. Hamas İsrail'le yapılan ateşkeslere uyma eğilimi gösterirken, İslami Cihad'ın böyle bir kaygısı yok. Hamas uluslararası tanınırlık ararken, İslami Cihad bunun peşinde değil. Hamas, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 242 sayılı kararı temelinde bir barış girişimine sıcak bakarken,  İslami Cihad bunu reddediyor. Hamas sistem içi bir aktör olmaya çalışırken,  İslami Cihad sistem dışı kalmada ısrarcı.
Ve bu yüzden İran için son derece kullanışlı bir örgüt İslami Cihad. Bu yolla hem Hamas'ı Suriye meselesindeki tavrı nedeniyle cezalandırıyor, hem Hamas'ın altını oyuyor, hem de sistem içine girmeye çalışan Hamas'a karşı, sistem dışı bir aktörün iplerini elinde tutuyor.
2011'den itibaren İslami Cihad'a olan desteğini arttırdı İran. 2010 yılında Gazze'de %1 desteği olan İslami Cihad'ın, 2014 yılında desteğinin %13.5'e çıktığını iddia ediyor bir araştırma kuruluşu. Gazze'deki bu değişimin arkasında yatan, Hamas'ın son 2 yıl içinde yaşadığı siyasi ve ekonomik izolasyon. Mısır darbesi ile gelen Sisi iktidarının Hamas'ın ekonomik kaynaklarını kurutma çabası, Hamas'ın temel sponsorlarından Katar'ın bu nedenle Körfez'de izole edilmesi, buna karşılık İran'ın fonlarını İslami Cihad'a aktarmasının sonucu bu. Hamas kaybettikçe, İslami Cihad kazanıyor.
Hamas, İsrail ve İslami Cihad arasında sıkışmış durumda. Bir yandan İslami Cihad'ın İsrail'e karşı, zamanlaması Hamas'ın aleyhine saldırılarını kontrol edemiyor. Bu Hamas'ı hazır olmadığı zamanlarda İsrail ile karşı karşıya getiriyor. Diğer yandan, her diplomatik girişimde kendi tabanını  İslami Cihad'a kaybetme riski ile karşı karşıya kalıyor. Hamas bu kadar izole edildiği bir dönemde İran'ı açıktan karşısına almaya kaçınacaktır, burası kesin. Bununla beraber Hamas yönetimi içinde de İran konusunda ayrışmalar olduğu biliniyor. Hala İrancı olan unsurların, Hamas içinde güç kazanması da bir ihtimal.
Fakat, Hamas'ın sadece İsrail'e karşı savaştığını söylemek mümkün değildir. Hatta İsrail'in Hamas'ı yok etmesi mümkün değilken, İran'ın bu konuda daha mahir olabileceği not düşülmelidir.