Zaman, Çağlayan Adliyesi'ndeki hukuksuzluğa dikkat çekti

Zaman, Çağlayan Adliyesi'ndeki hukuksuzluğa dikkat çekti
Güncelleme:

Zaman, Çağlayan Adliyesi'ndeki uygulamaları 27 Mayıs dönemi Yassıada yargılamalarına benzetti, hukukun çiğnendiğni madde madde yazdı :

Şüpheliler dinlenmeden karar verilmesine...

Yolsuzluk soruşturmasını yürüten polislerin 8 gündür alıkonulduğu Çağlayan Adliyesi’nde hukuk tarihine geçecek bir karara imza atıldı.

Hâkim İslam Çiçek, 49 polisten 17’sinin ifadesini bile almadan haklarında hüküm verdi. Savunma ve adil yargılanma hakkını ‘yok’ sayan hâkim, konuya ilişkin düzenlediği evrakta, ‘dinlenilmeyen şüphelilerin dinlenilmeyerek dosya üzerinden karar tesisine’ ifadelerini kullandı. Kararını 23.55 sularında açıklayan Çiçek, polislerden 38’ini serbest bırakırken, aralarında eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’ün de bulunduğu 11 kişinin ‘casusluk ve resmî belgede sahtecilik’ iddiasıyla tutuklanmasına hükmetti. Ancak iddia makamının suçlamalara dair hiçbir delil ortaya koyamadığı öğrenildi. CHP Milletvekili Mahmut Tanal ise “Bu bir keyfîliktir. Hukukun ırzına geçilmiştir. Herkes yaptığı hukuksuzluğun bedelini ödeyecektir.” şeklinde tepki gösterdi. Kararın 3 saat gecikmeli açıklanması ‘hâkime baskı yapılıyor’ spekülasyonlarına yol açtı.

İstanbul’da sahur vaktinde yapılan operasyonda gözaltına alınan polislerin yaşadıkları zulüm ve haksızlık, 1960 darbesinde Adnan Menderes ve arkadaşlarının maruz kaldığı hukuksuzluğu hatırlattı. Polislerin ifadelerinin tutanaklara geçirilmemesi, savunma hakkının kısıtlanması, gözaltı süresinin dolmasına rağmen günlerdir nezarette tutulmaları gibi hukuk dışı örnekler, tıpkı 27 Mayıs darbecileri tarafından kurulan Yassıada cunta mahkemesi ve başkanı Salim Başol’un uygulamalarını akıllara getirdi. Çağlayan’ı, Yassıada mahkemesine dönüştüren uygulamalardan bazıları şöyle:

SAVCI SORGULAMADI; HÂKİM, ŞÜPHELİNİN YOKLUĞUNDA KARAR ALDI:27 Temmuz 2014’te 01.30’da 4 günlük gözaltı süresi dolmasına rağmen şüpheli polislerin ifadesi 02.30’a kadar sürdü. Daha sonra savcılık UYAP arızalı diye belge düzenledi. Düzenlenen belgede sorgunun 01.30’da bittiği yazıldı. Yani suç işlendi. Mahkemeye sevki yapılan 6 kişinin savcılık sorgusu bile yapılamadı. Emniyet ve savcılık ifadeleri alınmayan şüphelilerin mahkeme sürecinde de sorgulanmadan haklarında karar verileceğini açıklayan Hâkim İslam Çiçek, hukuk tarihine geçecek bir skandala imza attı. ‘Şüpheli ve avukatının yokluğunda karar vermek’ anlamına gelen bu yaklaşım, evrensel hukuka da aykırı.

AVUKAT VE ŞÜPHELİ İFADELERİ TUTANAKLARA GEÇİRİLMEDİ:Şüpheli, zanlı ve sanıkların adil yargılandıklarını gösteren en önemli kriterlerden birisi, savunmalarının tutanaklara birebir yansıtılmasıdır. Sorgu sırasında polis avukatlarından Cemalettin Mutlu, ifadelerini tutanağa değiştirerek geçiren Hâkim Çiçek’i ikaz etti. Ancak Çiçek, “Tutanağa ne geçireceğimi paşa gönlüm bilir.” diye skandal bir cümle kullandı. Yine Çiçek, ‘paşa gönlü’ne göre yazdırdığı ifade tutanaklarını, basına yansıdığı gerekçesiyle avukatlara vermedi.

SUÇUN ŞAHSİLİĞİ İLKESİ İHLAL EDİLDİ: Polislere herhangi bir çete, örgüt suçlaması yok. Dolayısıyla her biri ile ilgili suçlama ve şüpheler şahsi. Buna rağmen sorgusu biten polislerle ilgili karar alınmayarak özgürlükleri engellendi. Hukuksuzca uygulanan ‘muhafaza altında’ gerekçesi, tutulma cezasına dönüştürüldü.

SORGUDA HÂKİM SORU SORMADI: En büyük skandallardan birisi, hâkimin şüphelilere hiçbir soru sormaması oldu. Hâkim Çiçek, emniyet ve savcılık ifadelerini sanıklara okumadan sadece suçlandığı konuları okuyup polislerin bildiklerini anlatması istedi. Casuslukla suçlanan polislere hangi bilgi/belgeyi kime, ne zaman, ne şekilde verdiğine dair bir delil sunulmadı. Sadece “Casuslukla suçlanıyorsunuz.” denildi.

BAYRAMDA AİLELERİYLE GÖRÜŞTÜRÜLMEDİLER:Gözaltı süresi dolmasına rağmen nezarette kötü koşullar altında tutulan polisler, bayramda bile aileleriyle görüştürülmedi. Türkiye’de cezaevlerinde kalan gerek tutuklu gerek hükümlü mahkûmlar, Ramazan ve Kurban bayramlarında aileleriyle açık görüş imkânına sahip. Ayrıca 4 günlük emniyet gözaltısı, 4 günlük adliye süreci dahil 8 gündür polislerin banyo yapmalarına izin verilmedi. Polisler, tuvaletlerde soğuk su ile maşrapalar yardımıyla banyo yapmak zorunda bırakıldı. Beton zeminde uyumak zorunda kalan polislerin, ilaçlarını düzenli kullanmaları engellendi.

AVUKATLARA DURUŞMALARDA NOT ALDIRILMADI: Hâkim Çiçek, duruşmalarda birbiriyle çelişen tavırlar takındı. Bir polis sorgusunda duruşma salonunda bulunan avukat Şahin Çarşambalı’nın not aldığını gören Çiçek, ne yazdığını sordu. Çarşambalı’nın ifadelerle ilgili not aldığını söylemesi üzerine, avukat hakkında tutanak tutturdu. Duruşmada not tutulmayacağına dair ne bir kanun ne de bir usul bulunuyor.

SAVUNMALAR KISITLANDI:Hâkim Çiçek, polislerin sorgularını yaparken duruşma tutanaklarına istediği gibi ifadeleri yansıtırken diğer yandan da “Artık bitirin, artık bitirin” ifadeleriyle tutuklanma ile karşı karşıya kalan kişilere psikolojik baskı yaptı.

İNSAN HAKLARI İHLALİ VE KÖTÜ MUAMELE: 49 kişinin gözaltı süresi dört gün önce dolmasına karşın şüpheli isimler, Adliye’nin 7 kat altındaki nezarethanede kötü koşullarda barındırılıyor. Gün ışığı hakkı, temizlik, yıkanma, beslenme, barınma, uyuma hakkı gibi temel insani taleplerin hiçbiri karşılanmıyor. Polisler 200 saate yakındır koltuklarda ve yerlerde uyuyor. Avukatların verdiği bilgiye göre 4 günlük emniyet gözaltısı, 4 günlük adliye süreci dahil 8 gündür polislerin banyo yapmalarına izin verilmedi. Kaşınma ve kötü koku nedeniyle polisler tuvaletlerde soğuk su ile maşrapalar yardımı ile banyo yapmak zorunda bırakıldı. Beton zeminde uyumak zorunda kalan bazı polisler ishal oldu, bazılarının ilaçlarını düzenli kullanmaları engellendi. Gözaltına alınan polisler ancak darbe dönemlerindeki nezarethanelerde yaşanacak hukuksuzluğu yaşıyor. 2014 Türkiye’sinde hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulan polisler, nezarethanede meslektaşları tarafından darp ediliyor. Komiser Gafur Ataç, bir amir tarafından darp edildi. Ancak doktor raporu alması için doktora sevk edilmedi.