Zaman, Erdoğan'ın AKTV'deki canlı yayınını haberleştirdi

Zaman, Erdoğan'ın AKTV'deki canlı yayınını haberleştirdi
Güncelleme:

Zaman gazetesi \"Erdoğan'dan darbe mahkemesi itirafı\" başlıklı manşet haberind Başbakan'ın ATV'de katıldığı canlı yayında sözlediği sözlere yer verdi. İşte o haber :

Erdoğan'dan darbe mahkemesi itirafı

Üç ay önce Hizmet’e operasyon için altyapı hazırladıklarını açıklayan Başbakan, yeni bir itirafta bulundu. Söz konusu soruşturmaların sulh ceza hâkimliklerince yürütüleceğini söyledi. Hukukçular tepkili. Çünkü bu yöntem Yassıada ve İstiklal Mahkemeleri yargısını geri getirecek.

Başbakan Tayyip Erdoğan, yeni oluşturulan ‘sulh ceza hakimliklerinin (SCH) Hizmet Hareketi’ne yönelik operasyonlar için kurulduğunu itiraf etti. Ordu mitinginden dönüşte hükümete yakın gazetecilere konuşan Erdoğan, planlanan operasyonlarla ilgili “Şimdi yargı süreci başlıyor. Sulh ceza hakimleri götürecek.” dedi. Erdoğan, SCH’lerle ilgili düzenleme Köşk’te onay beklerken de “Bir proje geliştiriyoruz. Binlerce dava açılacak.” demişti. Yargıya müdahaleyi açıkça itiraf eden, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını daha da tartışmalı hale getiren Başbakan’ın açıklamalarına tepki yağdı.  Hukukçular, en başta tabii hakim güvencesinin yok edildiğini vurguladı. Zirve Yayınevi davasının avukatı Erdal Doğan, kumpas planının yeni hakimlikler üzerinden yapılacağının itiraf edildiğini belirtti. Başbakan’ın sözlerini “17 Aralık soruşturmasının önünü kesmek için siyasi bir demeç.” şeklinde değerlendirdi. Ceza hukukçusu ve insan hakları savunucusu Yrd. Doç. Dr. Günal Kurşun, “Hakimlik güvencesine de, hukuk devleti ilkesine de aykırı. Ayrıca başka bir sürü anayasal aykırılıklar var.” açıklamasını yaptı.

17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını kapatmak için emniyet teşkilatı ve yargıya yönelik operasyonlar sürüyor. Hukuksuz uygulamalarla bir yandan da ‘Hizmet Hareketi’ne yönelik talimatlı yargı süreçlerinin altyapısının oluşturulmasının hedeflendiği deşifre oldu. Bu konudaki itiraflar bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’dan geliyor. Erdoğan, son itirafı, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası vesilesiyle gittiği Ordu’dan dönüşte uçağına aldığı hükümet yanlısı gazetelerin genel yayın yönetmenlerine yaptı. Erdoğan, HSYK seçimleriyle ilgili bir soru üzerine ‘cinsel istismar yasası’ olarak bilinen torba yasa ile kurulan sulh ceza hakimliklerinin gerçek amacını açıkladı: “Paralel’le mücadelede HSYK’nın elinde olanlar çok sınırlı. Zaten yargı süreci başlıyor. Sulh ceza hakimleri götürecek. Bugüne kadar toplanan deliller, paralel yapı olgusunu şayiadan vakıaya dönüştürdü.” Erdoğan, bu sözleriyle soruşturmalarda gözaltı ve tutuklama gibi kritik kararları kapalı devre bir sistemde verecek olan sulh hakimlerinin, özel seçilerek bu mahkemelere atandığına ilişkin endişeleri haklı çıkardı. Başbakan, bu sözlerle anayasa ile güvence altına alınan doğal hakimlik ilkesini göz ardı ederken, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını daha tartışmalı hale getirdi.

       4 bakanın istifasıyla boyutları deşifre olan yolsuzluk soruşturmasıyla birlikte, devlet kurumlarında cadı avı başlatıldı. Emniyet ve yargı başta olmak üzere devletin bütün birimlerinde ‘paralel’ yaftası vurulan bürokratlar tasfiye edildi. Hükümet medyasında ortaya atılan mesnetsiz iddialarla soruşturmalar açıldı. ‘Camia’yı bitirme eylem planı hazırlandı, bu çerçevede hukuksuz ‘suç uydurma ve fişleme’ talimatları verildi. Zan altında bırakma amaçlı dosyalar açıldı. Ancak aradan geçen 8 aylık sürede, ortaya atılan yüzlerce iddiaya karşılık tek bir somut delil sunulamadı.

       Yargının keyfi uygulamalara geçit vermemesine sinirlenen Erdoğan, her fırsatta ‘yargıya müdahale” anlamına gelen açıklamalarda bulunuyor. Hatta Başbakanlık ofisine konulduğu ileri sürülen dinleme cihazı (böcek) ve Adana’daki MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili soruşturmalarda gözaltına alınan kamu görevlilerinin serbest bırakılması karşısında yargı mensuplarını ‘paralelci’ olmakla itham etmiş, “Devletin koridorlarını temizlediğimiz gibi adliye koridorlarını da temizleyeceğiz.” demekten çekinmemişti.

Özel yetkili hakimlere özel görev

İşte hükümetin Meclis’e son dönemde getirdiği yargı düzenlemelerinin tamamına yakını yargının ihtiyaçlarından çok bu kaygıları taşıyor. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Yargıtay’ın yapısını tepeden tırnağa değiştiren düzenlemeleri, Erdoğan’ın ‘Bir proje geliştiriyoruz. O bitince süreç hızlanacak.’ sözleriyle haber verdiği süper yetkili sulh ceza hakimlikleri takip etti. Son olarak da avukatlara dosya görme hakkında sınırlama getiren düzenlemeyi Meclis’e sevk ettiler. Bu düzenleme yasalaşırsa vatandaşlar suçlarını bilmeden aylarca tutuklu kalabilecek.

     Sulh ceza mahkemelerinin görevini tek başına yapacak sulh ceza hakimleri, soruşturma aşamasında verilen bütün kararlara imza atacak, yargılama aşamasında olmayacak. Yasanın getirdiği özel yetkiler, neredeyse tüm adliyeyi sulh hakimlerine bağlıyor. Bu hakimler hem kendi adliyesindeki hem de kendisine bağlanan çevre ilçelerdeki tüm arama el koyma ve tutuklama taleplerine bakacak. Ayrıca eskiden ağır ceza mahkemelerinin baktığı savcılıklar tarafından verilen takipsizlik kararlarının itirazlarına da sulh ceza hakimliği bakacak. Daha önemlisi bu hakimlerin itirazlarına yine kendilerinin bakacak olması. Örneğin bir ilde 2 tane sulh ceza hakimi varsa birinin kararına yapılan itiraza diğeri bakacak. Yani o ilde 40 tane hakim olsa bile sadece iki hakimle bütün ildeki soruşturmalara yön verilebilecek. Düzenlemenin ardından sulh ceza hakimlerine atanan isimler de yasanın amacına ve ruhuna uygun olarak özel isimlerden seçildi. Adliyelerde genel olarak kıdemsiz yeni başlayan hakimler sulh ceza mahkemelerinde yetkilendirilirken görevler için özellikle son bir iki yılda göreve başlayan ve avukatlıktan alınan hakimler tercih edildi. Ayrıca 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının bir numaralı sanığı İran asıllı işadamı Reza Zarrab ile rüşvetle suçlanan bakan çocuklarını tahliye eden yargıçların bu görevlere getirilmesi de dikkatlerden kaçmadı.